Kayıtlar

Haziran, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sapanca Belediyesi; demir tavında dövülür! (1)

Mümkün olduğunca Sapanca’nın doğal güzelliklerinin ve doğa’nın bu coğrafyada bizlere sunduğu imkanların tadını çıkartmaya gayret ediyorum. Uzun yıllardır bu alışkanlığımı istikrarlı bir şekilde sürdürüyorum. Allah’ın bizlere lütfettiği nimet ortamının içerisinde var olduğumun bilinci içerisindeyim. Geçen hafta ki köşe yazımda başıboş köpeklerle alakalı konu hakkındaki görüşlerimi devam ettireceğimi belirtmiştim. Genelde gün içerisinde ki mesaimi bitirip eve döndüğümde üzerimi değiştirip yürüyüşe çıkarım. Yaklaşık sekiz yıldır düzenli olarak. Geç saatlerde olsa fark etmez. Yaşantısında ağır sporu tercih etmeyenler için doğanın sunduğu en güzel aktivitelerden bir tanesidir, yürüyüş. Göl kıyısında gölün eşsiz güzelliğine bakarak derin nefes alır, ciğerlerimde bir süre tuttuktan sonra ağır ağır bırakırım. Kuş gibi hafifleme hissiyatı bir anda her tarafımı sarar, sarmalar. Gün içerisinde ki yaşadığım olayları tahlil ederim. Üzerimde ki elektrik yükünü iyiden iyiye hafifletirim. Vücudumda...

Sapanca’nın “başıboş” misafirleri

Sapanca son 2 yılda 2 defa ülke, hatta dünya çapında gündem oldu.   Kasım 2016 – Haziran 2018. Köpek ölümleri. Sapanca Belediyesi ve Sapanca halkı yargısız infazla sanık sandalyesine lap diye oturtuldu. Kimsenin daha ne olup bittiğini anlamasına müsaade edilmeden birdenbire kararlar verildi. Vahşet ve canilik telaffuzları sosyal ağlarda viral oldu. Sapanca’da katliam var! Hayvana Şiddet Suçtur! Sapanca’ya boykot! hashtag’ları altında yüzbinlerce tweet atıldı. Şu geçenlerde hani İyi Parti’den istifa eden bir kadın vardı ismi Ruh-at Mengi. Hatırladınız mı? 9 Kasım 2016 tarihinde hızını alamadan şu tweet’i atmıştı. Yazıyı aynen kopyalıyorum. “Arkadaşlar Sapanca 800 kopeği bebekleriyle öldürdü.” Yanlış okumadınız 800 diyor. Ya sayı saymayı bilmiyor ya da rakamlardan bir haber. Ancak milleti galeyana getirmekte bir o kadar maharetli.   Oturduğu yerden özgürce yazabiliyor. Kimse de bir şey diyemiyor. Doğru veya yanlış. Hiç önemi yok. Bir anda trend topic. Koskoca bir ilçenin ismi...

"Sadettin Tantan"

Resim
Etrafımızı saran 45 km²’lik alanın ötesine geçip gerçeklerle yüzleştiğimizde, kıt ve dar bakış açımızın geniş ufuklarda kendine yer bulmakta oldukça zorluk çektiğine her daim şahit oluruz. Sınırlarımızın dışına adım atıp, zaman zaman karşılaştığımız zorluklar karşısında çaresiz kaldığımızda, yaşamın kahvehanede devleti kurtarmaktan, onu bunu eleştirmekten, hükümet kurup bozmaktan ibaret olmadığını itinalı ve özenli bir şekilde kabul ederiz. Konuşurken mangalda bırakmadığımız küllerin bozuk para kadar itibari değerinin olmadığını acı bir şekilde tecrübe ederiz. Farkında olmadığımız, olamadığımız o kadar çok şeyin var olduğunu ister istemez görme ve tanıma fırsatına nail oluruz. Küçük dünyamızda kendimizi nasıl da büyük gördüğümüzün dersini boy aynasında haşmetli bir şekilde almaktan geri kalmayız. Sarılmak isteriz. Bir söze, kelimeye, cümleye, şiire ve yahut da kişiye. Aidiyetimizi sahiplenebilecek bir şahsiyete. Hemşehrimize, köylümüze, memleketlimize. Yeni insanlarla, ortamlarla, k...

"Sakarya'da bir dünya markası doğuyor"

Klasik çerçevenin dışına çıktığım bir yazıyı kaleme alıyorum. Sizleri ilçe sınırlarımızın biraz ötesine çıkarmak istiyorum. Güneş üzerine doğmayan, sabahın ilk saatlerini tarlalarda karşılayan, eken, biçen, üreten, hasadını alan, modern yaşamla köy hayatını birbirine entegre etmeyi başarabilmiş, güneşin batışıyla sakinliğe gömülen samimi insanların diyarından söz etmek istiyorum. Köy kahvehanelerinin hala o safiyane sıcaklığını koruduğu, siyah çayın lezzetinin damaklarda kaldığı, tüm binek araçların trafikte beraber yol alabildiği, her mevsimin kendine özgü bir iz bırakabildiği, yayvan çatılı, kızıl kiremitli, ahşap kaplı ahırların kendini koruyabildiği,   küçük ve büyükbaş hayvancılığın ataların yadigarı sayıldığı, envai çeşit sebze ve meyvenin nasırlaşmış ellerle yetiştirildiği, çapalanmış toprağın insanın ruhunda zindelik ve huzur biriktirdiği, kasabanın ortasından gürül gürül akan Sakarya’nın bereketli kıldığı, verimli arazilerini bıkmadan, usanmadan, azim ve gayretle işleye...

Sapanca’da tesisleşme ve yeşil

Farkındasınızdır; her geçen gün Sapanca biraz daha fazla betonlaşıyor. Boş bulduğumuz her kareyi insafsızca doldurmak için kıyasıya yarışıyoruz. Galiba bunun ismine rant diyorlar. Nüfus oranının artışına paralel olarak yeşil alanların azalışına canlı gözlerle şahit oluyoruz. Çocukların büyüyüp gelişeceği, özgüvenlerini kazanacağı, sorumluluk almaktan kaçınmayacağı, oyun oynarken kişisel gelişimlerine katkı sağlayacağı, paylaşmayı öğreneceği, birlikte başarma güdüsüne inanacağı tüm alanları hunharca kapatıp yok ediyoruz. Abi, kardeş, arkadaş, can dost, ve kan kardeş terimlerinin hayat bulduğu, sürdürülebilir bir geleneğin yaşatıldığı sokaklardaki yeşil bölgeleri bir bir tarumar ediyoruz. Bir Kızılderili mektubunda geçen cümle nasıl da günümüzü özetliyor. "Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak. ”Estetik anlayışımızı beton duvarlarla sergiliyoruz. Mahalle aralarına yaptığımız ismine spor kompleksi...