Sapanca’da tesisleşme ve yeşil


Farkındasınızdır; her geçen gün Sapanca biraz daha fazla betonlaşıyor. Boş bulduğumuz her kareyi insafsızca doldurmak için kıyasıya yarışıyoruz. Galiba bunun ismine rant diyorlar. Nüfus oranının artışına paralel olarak yeşil alanların azalışına canlı gözlerle şahit oluyoruz. Çocukların büyüyüp gelişeceği, özgüvenlerini kazanacağı, sorumluluk almaktan kaçınmayacağı, oyun oynarken kişisel gelişimlerine katkı sağlayacağı, paylaşmayı öğreneceği, birlikte başarma güdüsüne inanacağı tüm alanları hunharca kapatıp yok ediyoruz. Abi, kardeş, arkadaş, can dost, ve kan kardeş terimlerinin hayat bulduğu, sürdürülebilir bir geleneğin yaşatıldığı sokaklardaki yeşil bölgeleri bir bir tarumar ediyoruz.
Bir Kızılderili mektubunda geçen cümle nasıl da günümüzü özetliyor. "Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda son balık öldüğünde beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.

”Estetik anlayışımızı beton duvarlarla sergiliyoruz. Mahalle aralarına yaptığımız ismine spor kompleksi dediğimiz mekanların tabanında C20 beton kullanıyoruz. Gösterişli olsun diye voleybol filesini, basketbol potasını, tenis kortunu ve demirden yapılmış kaleleri aynı alana sığdırıyoruz. Hedefimiz yüksek verim almak. Herkesi bir araya tıkıştırmak. Tel örgülerin içine ayak basan birey aynı zamanlamayla 4-5 spor dalını icra edebilsin. Bir tanesinde vaktini heba etmesin. O spor dalında tekniğini geliştirmesin. Ortaya karışık hepsinden bir tutam alsın. Örneğin potalar yerden yükselen direklere sahip değil. Kale direklerinin üst kısmına montelenmiş bir vaziyette smaç bekliyor. Aynı anda hem gol atabiliyorsunuz hem de basket. Pratik çözümlerde üstümüze yok. Anlayışımız olmuş imitasyon. Standart, ölçü, kural, düzen, nizam ve disiplin çocuk daha sokağa ayak basar basmaz hayal dünyasından kayboluveriyor. Uydurmayı öğreniyor. Bilinçaltı sürekli bir şekilde nasılsa uydurulur sinyalini geliştiriyor.

Ne yani çok mu zor, 3,05 metre uzunlukta bir direği imal edip, 45 cm çapında çemberi kaynatıp, 26 X 14 metre çapında bir basketbol sahasını kullanıma sunmak. Nizami olanı öğretmek. Her şeyin bir standardı olduğunu hissettirebilmek. İmar oranlarını ne kadar yükseltebilirsek o kadar daha fazla göçü ilçeye çekebileceğimizden dem vuruyoruz. Dur durak bilmeden göç popülasyonu için aralıksız yeni arzlar gerçekleştiriyoruz. Planlamıyoruz. Hesaplamıyoruz. Kara düzen günü kurtarmakla kendimizi kandırıyoruz. Çim alanları çoğaltamadığımızdan, tembellikten bakamadığımızdan, maliyetlerini ve mevsim koşullarını öne sürerek sentetik alanlara yatırım yapıyoruz. Coğrafyamızla ve kültürümüzle çelişiyoruz. Suni olana adapte olabilmek için adeta küçük dağları delip geçiyoruz.

Sapanca’nın karasal düz alanı çok sınırlı. Göl ve yamacın arasına sıkışmış, otoban ve demiryoluyla 4 parçaya bölünmüş bir haritaya sahibiz. Dar alandan yeşili katletmeden tam kapasite nasıl faydalanabileceğimizin stratejik ergonomisini çizebilmeliyiz. 
Son yıllarda yaşanan inşaat çılgınlığıyla mahalle aralarında ki gayri resmi sahalarımızın birçoğunu kaybettik. Çok şükür ki resmi spor alanlarımızı koruyoruz. Uzun yıllar önce büyüklerimizin büyük fedakarlıklarla yapmış olduğu ve günümüze kadar gelen Sapanca Atatürk Stadı, Kırkpınar Tepebaşı Sahası, Kırkpınar merkez saha ve Kurtköy Sahası olduğu gibi yerinde duruyor. Ne mutlu! Belediyemiz sporsal açıdan ortaya bir vizyon koyabilmeli. Amme arazilerinin korunması ve bundan sonraki süreçlerde özel mülkiyetlerin kamulaştırılarak halkın hizmetine sunulması öncelikli politika haline gelmeli! Kamu eliyle olağan üstü durumlar hariç bir m² yer dahi satmamalıyız! Satın alıp halka kazandırmalıyız! Toplu arazileri, meraları gerçek kapsamından çıkartıp otel vb. yatırımlara değil gelecek nesillerin bilinçli ve sağlıklı yetişeceği spor komplekslerine dönüştürebilmeliyiz! Çocukların özgürce koşuşturabileceği piknik alanlarını çoğaltabilmeliyiz. Önceliğimiz insan olmalı! Önce insan! Profesyonel anlamda hizmet verecek yapıları inşa etmeli, Türk sporuna tam donanımlı sporcular hediye etmeliyiz.  Elbirliğiyle Sapanca’ya çok acil bir Kapalı Spor Salonu kazandırmalıyız. Mevcutta ki salonun kapasitesi artık talebe cevap vermiyor. Yeşile sahip çıkmalıyız. Gelecek nesillere yaşanabilir bir Sapanca bırakmalıyız!

“Tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz.” Sağlıcakla kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Sadettin Tantan"

“Stad yerinde ağırdır” (Butik Stadyum)

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü Sapancalılar kurdu!