Sapanca Belediyesi; demir tavında dövülür! (1)

Mümkün olduğunca Sapanca’nın doğal güzelliklerinin ve doğa’nın bu coğrafyada bizlere sunduğu imkanların tadını çıkartmaya gayret ediyorum. Uzun yıllardır bu alışkanlığımı istikrarlı bir şekilde sürdürüyorum. Allah’ın bizlere lütfettiği nimet ortamının içerisinde var olduğumun bilinci içerisindeyim. Geçen hafta ki köşe yazımda başıboş köpeklerle alakalı konu hakkındaki görüşlerimi devam ettireceğimi belirtmiştim. Genelde gün içerisinde ki mesaimi bitirip eve döndüğümde üzerimi değiştirip yürüyüşe çıkarım. Yaklaşık sekiz yıldır düzenli olarak. Geç saatlerde olsa fark etmez. Yaşantısında ağır sporu tercih etmeyenler için doğanın sunduğu en güzel aktivitelerden bir tanesidir, yürüyüş. Göl kıyısında gölün eşsiz güzelliğine bakarak derin nefes alır, ciğerlerimde bir süre tuttuktan sonra ağır ağır bırakırım. Kuş gibi hafifleme hissiyatı bir anda her tarafımı sarar, sarmalar. Gün içerisinde ki yaşadığım olayları tahlil ederim. Üzerimde ki elektrik yükünü iyiden iyiye hafifletirim. Vücudumda ki tüm organların hareket etmesini sağlarımki hamlık ortadan kalksın. Tüm bu söylediklerimi bir saat içerisinde gerçekleştiririm. Bulunmaz nimet. Ana caddelerimiz, yollarımız, sokaklarımız yürüyüş yapabilmeye genel anlamda müsait.

Her şey güzel giderken şu köpek sürülerinin saldırıları yok mu! Topladığınız bütün pozitif enerjiyi sizden alıp götürüyor. Adeta mıknatıs gibi çekiyor. Motivasyonunuzu yerle bir ediyor. Adrenalininizi kötü manada zıplatıyor. Bedeniniz bir anda tümden teyakkuza geçiyor. Kendinizi koruma gayreti içerisine düşüyorsunuz, hayvana zarar vermeme koşuluyla. Kalın bir hoşttt sesiyle veya buna benzer. Birkaç tane olduklarında saldırıyı engellemeniz hatta etrafınızdan uzaklaştırmanız oldukça güçleşiyor. Sonuçta akli melekeleri yok. Olay mahallinde birbirlerinden cesaret aldıklarında direkt hedefe kilitlenme psikozuna giriyorlar. Dikkatlerini dağıtacak bir vaziyet oluşmadığında , yakın bir yere sığınmanız, kaçmanız ve yahutta bir şekilde karşılık vermeniz gerekiyorki saldırıdan yara almadan kurtulmayı başarabilesiniz. Gününüz berbat oluyor ve ertesi güne bu kötü psikoloji sirayet ediyor. Defalarca yaşamış bir birey olarak, Neden?

Çünkü Sapanca’nın ekolojik dengesinde köpek popülasyonu olmaması gerektiği kadar fazla. Zaman içerisinde her geçen gün sayı arttıkça da  arttırılıyor. Önü alınamıyor. Yürüyüş güzergâhımdan anlatayım. Gazipaşa Camii çevresinde 5-6 başıboş köpek, Sapanca Köprübaşı Işıklar bölümünde 8-10 başıboş köpek, Sapanca Alt Geçit kısmında 8-10 sokak köpeği, Jandarma ve çevresinde 6-7 başıboş köpek. Hanelere ait olup evlerin önünde salık olanları, yalnız takılanları ve sürü halinde gezenleri istatistiğin içerisine almadım. Tek güzergâhtan bahsettim. Çarşı içerisinde ki sayı akla izana gelmez. Sapanca’nın genelini alsanız? 5 km’lik bir yürüyüş serüveninizde köşe kapmaca oynuyorsunuz. Sokak köpeğinin saldırmayacağını, hayvan bilimciler dahil hiçbir kimse garanti edemez. Bu köpeklerin burada fazlalaşmasını gerektiren ne! Nedir bu mücadele! Malumunuz iki yıldır Sapanca diken üstünde. Hassas konumda.

Çünkü çapulcuların ve anksiyete bozukluğu ile mücadele verenlerin sosyal medya gücü var. Herif oturduğu yerden sıcak kahvesini yudumlarken tivit atıyor. Algı yapıyor. Gündem belirliyor. Sınırlarımıza müdahil oluyor. Gazın debisini yükselttikçe, yükseltiyor. Halbuki hayatı boyunca Sapanca’ya bir kez gelmemiş. Bu nezih ortamı bir kere koklamamış. Hani şu geçen hafta hadise ile alakalı ortalama 300 bin civarında tivit atıldı ya. Yalan, dolan, iftira, hakaret, küfür, tehdit, ifrat, tecrit, galeyan gırla olan. Bu tivit atanlardan, ödül açıklayanlardan sizce kaç tanesi olay sonrası Sapanca’ya gelmiştir. Muhakeme etmek için çaba sarf etmiştir. Lüzum üzerine bir çözüm önerisi sunmuştur. Dernekleri, vakıfları, kulüpleri vs. var ya. İstedikleri anda ortalığı ayağa kaldıracak güçleri de olduğundan da bahsediyorlar ya! Neredesiniz arkadaş! Samimiyetsizler! (Devamı Haftaya)