Nasrettin Hoca Fıkraları …


Nasrettin hoca, 1208 – 1284 tarihleri arasında yaşamış, bibliyografik bir değeri bulunan, yüzyıllar öncesinde insanoğlunu tanımlayabilme adına ortaya koymuş olduğu tezlerle bugün hala kendinden söz ettirebilen efsanevi kişiliktir. Hoca’nın yaşadığı olaylar karşısında göstermiş olduğu tepkilerin ayrıntıları o günlerden bugünlere mizahi olarak taşınmış durumda. Hazır cevap matematiği birçok bilinmeyenli denklemin formülü niteliğinde. Birkaç fıkrasını okuyup, keyiflenelim istedim. Ne dersiniz?

“Ye kürküm ye”

Akşehir'in beyleri Hoca'yı yemeğe davet etmişler. Hoca nereden bilsin; davete, günlük kıyafetiyle katılmış. Katılmış ama ne hoş geldin, ne sefa getirdin diyen var. Herkes, allı pullu kıyafetlilere el pençe duruyormuş. Hoca, bir koşu evine giderek, sandıktaki işlemeli kürkünü giyip yemeğe geri dönmüş. Az evvel hoş geldin bile demeyenler, önünde yerlere kadar eğilmişler. Hoca'yı, yere göğe sığdıramayıp baş köşeye oturtmuşlar. Kuzunun en hasını önüne koymuşlar. Herkes Hoca'nın yemeğe başlamasını bekliyormuş. Hoca, bir taraftan kürkünün kolunu sofrada sallamaya, bir taraftan da "Ye kürküm ye, ye kürküm ye!" demeye başlamış. İlahi Hoca, demişler, kürkün yemek yediğini kim görmüş? Hoca taşı gediğine koymakta gecikmemiş. Kürksüz adamdan sayılmadık. İtibarı o gördü, yemeği de o yesin.

“Parayı veren düdüğü çalar”
Bir gün Nasrettin Hoca pazara giderken çocuklar etrafını almışlar. Hepsi birer düdük ısmarlamış, ama para veren olmamış. Hoca çocukların tümüne olumlu cevap vermiş. Peki olur, der. Çocuklardan yalnız biri, elinde para olduğu halde, Hoca'ya şunları söylemiş. Şu parayla bana bir düdük getirir misin? Hoca akşama doğru pazardan dönmüş. Yolunu bekleyen çocuklar hemen Hoca'nın etrafını sararak düdüklerini istemişler. Nasrettin Hoca, cebinden bir düdük çıkarıp kendisine para veren çocuğa uzatmış. Ötekileri bağırmaya başlamışlar. Ya bizim düdükler nerede Nasrettin Hoca? Nasrettin Hoca'nın cevabı kısa ve anlamlı olmuş; Parayı veren düdüğü çalar.

“Bir fil daha isteriz”
Timur, bir gün fillerinden birini Nasrettin Hoca’nın köyüne gönderir. File iyi bakılmasını emreder. Fil, köylülerin tarla ve bahçelerine girer. Her şeyi yiyip bitirir. Köylüler ne yapacaklarını şaşırırlar. Bu koca fil yüzünden her şeyimiz mahvoldu. Ne yapsak da ondan kurtulsak, diye düşünmeye başlarlar. Sonunda kalkıp Hoca’nın yanına giderler. Hoca’m ne olur bize yardım et. Timur, seni sever. Sözüne değer verir. Bizimle beraber gelirsen ona rica ederiz. Fili köyümüzden götürmelerini isteriz, diyerek Hoca’yı ikna ederler. Hep birlikte yola çıkarlar. Ama tam Timur’un bulunduğu yere yaklaşınca, Hoca, biz vazgeçtik. Sen bu işi tek başına yap, derler. Hoca’yı tek başına bırakıp köylerine geri dönerler. Nasrettin Hoca köylülere çok kızar. Timur’un yanına gider. Timur onu görünce çok şaşırır. Hoş geldin Nasrettin Hoca. Ne oldu, yoksa filime bir şey mi oldu, diye sorar. Nasrettin Hoca cevap verir. Hükümdarım, gönderdiğiniz fil çok iyi. Köylüler de onu çok seviyor. Ama zavallıcık çok yalnız. Bize bir fil daha gönderir misiniz?

“Mirasyedi”

Babasından kalan büyük bir mirası har vurup harman savuran birisi, elinde avucunda hiç bir şey kalmayınca Nasrettin Hoca'ya dert yanmış. Halim çok kötü. Neredeyse dileneceğim. Derdime bir çare bul Hocam demiş. Merak etme evlat, demiş Hoca. Yakında bu dertten kurtulacaksın. Mirasyedi heyecanlanmış. Yine zengin mi olacağım, Hocam? Hayır evladım demiş Hoca, züğürtlüğe alışacaksın.  Ahiret sermayeni de burada harcadın. Alışınca belki orada da çok sıkıntı çekmezsin.

“İki Arşın”
Nasrettin Hoca yöneticiyi makamında ziyarete gitmiş. Hoca’ya yöneticinin iki arşın ötesinde yer göstermişler. Oturmuş. Biraz sohbetten sonra yönetici sormuş; Hoca, Eşekle senin aranda ne fark var? Hoca hiç düşünmeden; İki arşın, deyivermiş.

“Erkek Olan Sözünde Durur”
Hoca'ya yaşını sormuşlar, "kırk yaşındayım" demiş. Aradan birkaç yıl geçmiş. Yine yaşı sorulunca "kırk yaşındayım" demiş. Nasıl olur Hoca efendi demişler,  yıllar önce sorduğumuzda da kırk demiştin. Hoca gülümseyerek; "Erkek olan sözünde durur " demiş.

Umarım okurken günümüzdeki yaşanan hadiselerle bir kıyaslama yapabilme imkanına sahip olabilmişsinizdir. Sağlıcakla kalın.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Sadettin Tantan"

“Stad yerinde ağırdır” (Butik Stadyum)

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü Sapancalılar kurdu!