Teleferik değil huzur gerekli!




Sapanca Hasanpaşa Mahallesi’nde inşa edilmesi planlanan Teleferik konusunda ki düşüncelerimi birkaç hafta önceki Sapanca’da Kamu Yatırımları ve Teleferik başlıklı köşe yazımda net olarak ifade etmiştim. O günden bugüne derenin altından çok sular aktı. 



Doğa’nın tahrif edilmemesi, panoramik güzelliğin yok olmaması için ısrarcı olan annelerimize, şahsım ve gelecek nesiller adına teşekkürü bir borç biliyorum. Sapanca’nın eşsiz tabiatının değerini, kıymetini ve zenginliğini el birliğiyle korumalı ve kollamalıyız. Zira Mevlâna'nın deyimiyle kıymet bilmek; kaybedince arkasından ağlamak değil, yanındayken sımsıkı sarılmaktır.

Teleferik! Maalesef konu gündeme geldiğinden bugüne dek süreç pek de doğru yönetilemedi. Ortada ağır aksak işleyen bir çark var. Fakat, izlediğim, gördüğüm ve duyduğum kadarıyla bu sürece kimse ama hiç kimse yeterince hakim değil! Öncesinde yapılan sözleşme, anlaşma, yazılı beyan, sözlü iletişim ortada ne varsa kimse neyin ne olduğu konusunda bilgili değil! İşin enteresan tarafı siyasi olarak sürecin işlemesinde etkin olduğu düşünülen kimseler bile, bu sürecin işlemesinden yana değil. Hem vicdani olarak hem de mantık boyutuyla. Arafta kalınmış bir hal, kucakta kalmış bir dert var. Yöneticilik işte tamda burada devreye giriyor. Krizi yönetmek ve tereyağından kıl çeker gibi çözüme ulaştırmak!

Geçmişten günümüze Sapanca’da ne yazık ki hiçbir yatırımın stratejik ve master planı hazırlanmadı. Finansal analizleri yapılmadı. Halkın yaşamsal konforunu arttıracak hamlelerin altyapısı düzenlenmedi. Halen profesyonel yönetim anlayışına sahip değiliz. Mahmudiye gişeler ile Yanık arasında ki, içinden çıkılmaz hale dönüşmüş trafik sorunlarını kaleme aldığımız onlarca yazı var. Bunu görebilmek ve ortaya teşhis koyabilmek için profesör unvanına sahip olmak gerekmiyor. İlçeyi yönetenler, kaynaklarıyla birlikte kaleme aldığımız yazıların içeriklerini dikkate alabilme hoşgörüsüne sahip olabilseydiler,  belki bugün çok daha farklı gelişmeleri konuşuyor ve değerlendiriyor olabilirdik! Hal böyleyken normal bir günde dahi trafiğe boğulan yolun dibine kalkıp Teleferik inşa etmeye kalkmazdık! İzahı ne kadar mümkün! Egzoz salımının hiç kesilmediği, gürültünün hiç eksilmediği, trafik karmaşasının hiç bitmediği bölgenin tam ortasına çok lazımmış gibi bir yük daha ekleme gayretindeyiz! Neden!

Doğrusu Teleferiğin kurulum mantığına bile ters! Sonra ortada kamuoyuyla paylaşılmış en ufak bir bilgilendirme yok!  Farklı bir bakış açısıyla değerlendirelim. Örneğin fayda maliyet analizi yapalım. Yolun kenarında yaklaşık 10 dönüm, Mahmudiye’nin tepesinde 60 dönüm yer veriyoruz. Sapanca çok değerli bir coğrafya. İki arsanın ham değeri bugünün şartlarında minimum 60 milyon TL eder. Ortada 60 milyon’luk bir gerçek varken içerisine ne kadarlık bir yatırım yapılacağı konusunda kimsenin haberi yok! Akabinde verilecek alt ve üst yapı desteklerininde ekonomik boyutu hariç tabi! Yatırım dediğin şey nedir! Karar vericiler buna ne kadar hakim! Yatırım yapılırken insan odaklı olması, ilk adımların doğru atılması, ilk kararların ve sonuçlarının doğru analiz edilmesi kritik önem taşımaz mı? Örneğini çok kısa bir zaman önce görmedik mi! Sapanca’nın göbeğine AVM adı altında bugünün değeriyle 50 Milyonluk bir beton yığını inşa edildi. İnşaat tamamlandıktan sonra yapılma mantığının aksine farklı bir kuruma hızlı bir şekilde tahsis edildi. Üzerine yapılan masraflar cabası. Peki sadece  4 - 5 milyonluk bir inşaat yatırımıyla bile  Sapanca’ya fakülte getirilemez miydi! Bina tamamlandıktan sonra yapılan rötuş harcamalarıyla bile sıfırdan bir bina inşa edilebilir üstelik çok daha fonksiyonel bir yapı meydana getirilebilirdi. Böylelikle çarşının merkezinde 5 dönüm çıplak arazi ve 45 milyon’da cebimizde kalırdı! O dönemlerde de defalarca anlatılmıştı. Ama nafile! Her şey gözümüzün önünde cereyan edip, duruyor! Hiçbir şeyden ders alma cihetine gitmiyoruz. Neresinden tutarsanız tutun Teleferik işi şu anki haliyle bütünüyle elimizde kalıyor! O bölge özelinde toplum yararına yapılan bir şey değil! Halkın bir kazanımı söz konusu değil. Sapanca’ya konum itibariyle artı bir değer katmıyor! Olanı götürüyor. Birde olayın manevi boyutu var.

70 yıl önceden sanki bugünleri görmüşler. Yeri bağışlarlarken yeşil alan kalması ibaresini özellikle eklemişler. Zorunlu bir bağış değil! Nasıl bir ferasettir! Doğrusu şapka çıkartılacak bir deneyim! Bugüne kadar devlete 1 m² yer bağışlamamış kimse, yeri bağışlayanların halinden anlamaz. Tok açın halinden anlamaz misali. O nedenle yorum yapmadan önce bir dakika düşünmek gerekir. Yöre halkına karşı bugüne kadar izlenmiş tutum ve davranışlar şahsi nazarımda kesinlikle tasvip edilebilecek cinsten değildir. Çoğunluğun sahip olduğu bir görüş var. Sapanca’ya elbette Teleferik yapılmalıdır. Fakat yapılacak alanın, yerin, bölgenin, kırsalın kararını tek başına yatırımcı vermemelidir! Ortak akıl mutlak suretle devreye girmelidir. Sapanca ve Sapanca halkı kazançlı çıkmalıdır. Bir düşünürün ifadesiyle;  öyle bir çağa geldik ki! en kıymetli olan, paraya çevrilmeyen ne varsa onun ardından gitmektir!

Sapanca Kırkpınar Hasanpaşa Mahallesi 344 Ada 16 Parsel’de bulunan 9.731 m²’lik taşınmaz bağış edildiği şekliyle tamamen yeşil alan olarak kalmalıdır! Kuşların cıvıltısı yankılanmalı, çocuklar bir oraya bir buraya koşuşturmalı, huzur iklimi her karışta kendini hissettirmelidir. Bölge halkının huzur, mutluluk ve güvenliği kesinlikle her şeyin ötesindedir. Sağlıcakla kalın.  

Yorumlar

  1. Tebrik ederim.
    Harika bir yazı kaleme almışsınız.Yüreğinize kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Sadettin Tantan"

“Stad yerinde ağırdır” (Butik Stadyum)

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü Sapancalılar kurdu!