Yaz “Hayal Kırıklığı”
Sapanca, yıl boyunca yaşanması gereken hareketliliği genel
anlamda yaz aylarına sığdırır. Sosyal ve ekonomik manada. Sonbaharla başlayan
durağanlaşma süreci kış aylarında sessizliğe, ilkbaharda ise hafif kıpırdanmalarla
neticelenir klasik olarak. Eğitim – Öğretim sezonunun kapanarak yaz tatilinin
başlaması ve buna eşzamanlı olarak düğün sezonunun açılması birçok sektörü
ayaklandırmaktaydı. İlçe üretim ekonomisi modelinden uzaklaşınca ister istemez
tüketim ekonomisine kucak açtı. Birileri gelecek, maksatlı maksatsız para
harcayacak ki çark dönsün. Son bir kaç yıldır ilçemizde ciddi bir
hareketliliğin olduğu aşikardı. Özellikle körfez ülke vatandaşlarının yaptığı
yatırımlar ve günübirlik ziyaretler ilçedeki hareketliliğin amiral gemisiydi.
Beklentilerin artmasıyla yeni yeni ara sektörlerin doğmasının önü açıldı. Bu
canlılığın bir temel altyapısı var mıydı? Elbette yoktu. Kendiliğinden oluşması
en makbul olan yönetim biçimiydi. Geçmiş yazılarımda onlarca kez bu konuya
açıklık getirdim.
Büyük beklentiler ışığında girilen yaz ayı, ülkedeki ekonomik krizin etkilerinden, siyasi gelişmelerden, hava koşullarından, sosyal olanakların kıtlığından, pahalılaşan fiyatlardan, azalan heyecanlardan, kaybolan para harcama isteklerinden dolayı düşük voltajın üzerine çıkmayı başaramadı. Geçmiş yıllara nazaran havalar oldukça yağmurlu ve serin gidince insanların dışarıda vakit geçirme arzusunu törpülüyor. Körfez ülke vatandaşlarının konuta olan talepleri doyuma yaklaşınca inşaat sektörü durma noktasına geldi. Marketlerde 0,75 Kuruşa satılan sade soda kafelerde 8.00 TL’den fiyatlanınca cıvıl cıvıl sahil akşamlarından eser kalmadı. Kahvaltı fiyatları 50 TL - 100 TL bandında olunca evlerde yapılan kahvaltıların dışarıda yapılanlara nazarla çok daha ekonomik olduğu birden bire hatırlara düşüverdi. Fiyatlar el mi yakıyor yoksa cep mi yakıyor deyimleri sık dile getirilir oldu. Mekanlardaki boş masaların çokluğunu görünce gelecek kışın ne kadar çetin geçeceğini kestirmek zor olmasa gerek. Organizasyoncular geçmiş yıllara göre düğünlerde ciddi bir azalma olduğunu söylüyorlar. Yuva kurabilmenin temelleri de maalesef ekonomiye dayanıyor. Sanki bu yıl sünnet cemiyetlerinde artış var, yetişemiyoruz!
Yeni bir sektör doğduğundan bahsetmiştim. Günlük kiralık evler. Müstakil bir evde yaşayan vatandaş gece plan yaptı, gündüz hayata geçirdi. Hayaller kurdu. Senelik kazancı hesapladı. Taş atıp da kolum mu yorulacak dedi. Ufak tefek restorasyonla yüksek gelirler elde edeceğini düşündü. Tek maliyeti temizlikti. O da ne tutacaktı ki? Nasılsa Araplar para harcayacak yer arıyordu! Geceliği 2500 TL’den kapış kapış gidiyordu evler. Sektörün oluştuğu izlenimi işaret fişeğinin kendisiydi. Gül gibi yaşadığı evinden çıktı. Kiralık bir ev tuttu. Geçmişten gelen yaşam felsefesini değiştirdi. Evi günlük kiralık konseptine büründürebilmek için cebindeki tek atımlık barutu harcadı. Biri diğerinden, diğeri berikinden, beriki öbürkünden bunları duyup işitince birden bire sektörde arz patlaması yaşandı. Sezon geç açılınca, bir de talep beklenildiği düzeyde olmayınca şikayetler arttı. Hayaller Paris gerçekler Bitlis sözünü çokça işitir olduk. 2500 TL’den burun kıvırılan konseptler bugün 1250 TL’den alıcı bulamıyor. Suudi devletiyle yaşanan diplomatik problemlerin günlük kiralamaların önüne set olduğu dile getiriliyor. 90 gün kapalı gişe hedefleri gelecek baharlara kalmış gibi gözüküyor. Beklenmedik nedenlerden ötürü sektörden istediğini alamayan müteşebbisler yavaş yavaş terk ettikleri evlerine geri dönmeye başlamak durumunda kalabilirler.
İkinci el konut piyasasında da yaprak kımıldamıyor. Tabiri caizse balon gibi şişen fiyatlar sektöre hançer gibi saplandı. Yerli vatandaşın bir şey alması oldukça güçleşti. Konut kredi oranları uçuşlarda. Bankalar ısrarla vatandaşın faize bulaşmasını istemiyor. Güzel bir gelişme. İlçede bugüne dek mantıklı bir yatırım göze çarpmadı. Hayal satmakla bu işlerin olmayacağını anlayacağımız dönemler de yolda. TL / Dolar paritesi Türk vatandaşını iyiden iyiye fakirleştirdi. Yabancıya vatandaşlık hakkı 1 Milyon dolardan 250 bin dolara düşürüldü. Demek oluyor ki kabataslak 4 kat fakirleşmişiz. Hayırlı işler! Elin asgari ücretli çalışanı bizim zenginlerin sınıfında.
Ekonomi yavaşlayınca ilçedeki sosyal aktiviteler de azaldı. Festivaller, gösteriler, yarışlar, halk konserleri ve sporsal turnuvaların düzenlenme oranlarında ciddi düşüşler var. Hamle, refleks, çaba ve gayret göremeyince şunu düşünüyorsunuz. Demek ki bizim bilmediğimiz fakat birilerinin bildiği bir şeyler var! Neresinden tutarsanız tutun 2019 yazı beklentilerin çok altında yol alıyor. Açılır mı sorusuna gösterge ve alametler pek iç açıcı cevap vermiyor. Bakarsınız beklenmedik bir kış gelir yazı unutturur! Ne dersiniz! Nasılsa her şey doğaçlama gerçekleşiyor mu? Sebep sonuca kimsenin takıldığı yok. Bir de bu pencereden bakmayı deneyelim! Nasıl olacaksa? Sağlıcakla kalın.
Büyük beklentiler ışığında girilen yaz ayı, ülkedeki ekonomik krizin etkilerinden, siyasi gelişmelerden, hava koşullarından, sosyal olanakların kıtlığından, pahalılaşan fiyatlardan, azalan heyecanlardan, kaybolan para harcama isteklerinden dolayı düşük voltajın üzerine çıkmayı başaramadı. Geçmiş yıllara nazaran havalar oldukça yağmurlu ve serin gidince insanların dışarıda vakit geçirme arzusunu törpülüyor. Körfez ülke vatandaşlarının konuta olan talepleri doyuma yaklaşınca inşaat sektörü durma noktasına geldi. Marketlerde 0,75 Kuruşa satılan sade soda kafelerde 8.00 TL’den fiyatlanınca cıvıl cıvıl sahil akşamlarından eser kalmadı. Kahvaltı fiyatları 50 TL - 100 TL bandında olunca evlerde yapılan kahvaltıların dışarıda yapılanlara nazarla çok daha ekonomik olduğu birden bire hatırlara düşüverdi. Fiyatlar el mi yakıyor yoksa cep mi yakıyor deyimleri sık dile getirilir oldu. Mekanlardaki boş masaların çokluğunu görünce gelecek kışın ne kadar çetin geçeceğini kestirmek zor olmasa gerek. Organizasyoncular geçmiş yıllara göre düğünlerde ciddi bir azalma olduğunu söylüyorlar. Yuva kurabilmenin temelleri de maalesef ekonomiye dayanıyor. Sanki bu yıl sünnet cemiyetlerinde artış var, yetişemiyoruz!
Yeni bir sektör doğduğundan bahsetmiştim. Günlük kiralık evler. Müstakil bir evde yaşayan vatandaş gece plan yaptı, gündüz hayata geçirdi. Hayaller kurdu. Senelik kazancı hesapladı. Taş atıp da kolum mu yorulacak dedi. Ufak tefek restorasyonla yüksek gelirler elde edeceğini düşündü. Tek maliyeti temizlikti. O da ne tutacaktı ki? Nasılsa Araplar para harcayacak yer arıyordu! Geceliği 2500 TL’den kapış kapış gidiyordu evler. Sektörün oluştuğu izlenimi işaret fişeğinin kendisiydi. Gül gibi yaşadığı evinden çıktı. Kiralık bir ev tuttu. Geçmişten gelen yaşam felsefesini değiştirdi. Evi günlük kiralık konseptine büründürebilmek için cebindeki tek atımlık barutu harcadı. Biri diğerinden, diğeri berikinden, beriki öbürkünden bunları duyup işitince birden bire sektörde arz patlaması yaşandı. Sezon geç açılınca, bir de talep beklenildiği düzeyde olmayınca şikayetler arttı. Hayaller Paris gerçekler Bitlis sözünü çokça işitir olduk. 2500 TL’den burun kıvırılan konseptler bugün 1250 TL’den alıcı bulamıyor. Suudi devletiyle yaşanan diplomatik problemlerin günlük kiralamaların önüne set olduğu dile getiriliyor. 90 gün kapalı gişe hedefleri gelecek baharlara kalmış gibi gözüküyor. Beklenmedik nedenlerden ötürü sektörden istediğini alamayan müteşebbisler yavaş yavaş terk ettikleri evlerine geri dönmeye başlamak durumunda kalabilirler.
İkinci el konut piyasasında da yaprak kımıldamıyor. Tabiri caizse balon gibi şişen fiyatlar sektöre hançer gibi saplandı. Yerli vatandaşın bir şey alması oldukça güçleşti. Konut kredi oranları uçuşlarda. Bankalar ısrarla vatandaşın faize bulaşmasını istemiyor. Güzel bir gelişme. İlçede bugüne dek mantıklı bir yatırım göze çarpmadı. Hayal satmakla bu işlerin olmayacağını anlayacağımız dönemler de yolda. TL / Dolar paritesi Türk vatandaşını iyiden iyiye fakirleştirdi. Yabancıya vatandaşlık hakkı 1 Milyon dolardan 250 bin dolara düşürüldü. Demek oluyor ki kabataslak 4 kat fakirleşmişiz. Hayırlı işler! Elin asgari ücretli çalışanı bizim zenginlerin sınıfında.
Ekonomi yavaşlayınca ilçedeki sosyal aktiviteler de azaldı. Festivaller, gösteriler, yarışlar, halk konserleri ve sporsal turnuvaların düzenlenme oranlarında ciddi düşüşler var. Hamle, refleks, çaba ve gayret göremeyince şunu düşünüyorsunuz. Demek ki bizim bilmediğimiz fakat birilerinin bildiği bir şeyler var! Neresinden tutarsanız tutun 2019 yazı beklentilerin çok altında yol alıyor. Açılır mı sorusuna gösterge ve alametler pek iç açıcı cevap vermiyor. Bakarsınız beklenmedik bir kış gelir yazı unutturur! Ne dersiniz! Nasılsa her şey doğaçlama gerçekleşiyor mu? Sebep sonuca kimsenin takıldığı yok. Bir de bu pencereden bakmayı deneyelim! Nasıl olacaksa? Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder