Cep Telefonu ve Nomofobi!


Teknoloji hayli ilerledi. Şöyle ki her geçen gün kendi rekorunu tazelemekle meşgul. Sınırları aşan buluşlar önümüze hazır tepsiyle sunulmakta. Bizlerde önümüze konulanları sorgusuz sualsiz hızlı bir şekilde tüketme, son sürümleri kullanırken mevcutla yetinmeyip yenisinin nasıl farklılıklar getireceğini hesap eder olduk. Mobil teknoloji bağımlılığımız öyle bir hal aldı ki, sokakta yürürken, toplu taşıtımda yolculuk yaparken, arkadaş ortamında otururken, hastanede bekleme salonunda beklerken, süper markette kasa kuyruğunda sırada iken daha da ötesi hayatımızın her karesinde telefonlar elimizden düşmüyor. Sosyal paylaşım siteleri, haber kanalları, gazeteler, magazin dergileri, gündelik ihtiyaçlar, her hobiye uygun uygulamalar, keyif almak istediğiniz ve arzuladığınız ne varsa parmağınızın ucunda. Sosyal bağımlılık kontrol altında mı tabii ki hayır! İnsanoğlu üretkenlikten uzaklaşıp kendini tamamen sanal ortamın esiri haline getirirken yol aldığı sürecin bile farkında değil! Aynı beton gibi yenilmez, içilmez, giyilmez! İnsanın zorlu doğa koşullarında aslolan temel ihtiyaçlarının hiç ama hiç birine cevap vermez. İnsanın yalnızlaşmasına katkı sağlarken yaşamın güzelliklerinden de mahrum kalmasına ön ayak olur. Hayatımızı kolaylaştırdığı ve bir o kadarda hızlandırdığı gerçeğini elbette inkar edemeyiz. Peki bunun ortasını bulmak mümkün mü! Şuan için oldukça güç! Çünkü insanoğlu gerçeklerle yüzleşmek için daha hazır değil! Tüketmek istiyor ve tüketmekte doyuma ulaşmış değil! İnsanoğlu teknolojiyi hunharca tüketirken bakalım teknoloji insanoğlunun neyini tüketiyormuş. Herşey karşılıklı değil mi!

Yapılan bilimsel araştırmalarda cep telefonu bağımlılığına ‘nomofobi’ adı konuldu. Psikolog Efsun Tatar yaptığı araştırmaları ve hastalarının tepkimelerini makale haline getirmiş. Dinleyelim! Nomofobisi olan kişi telefonunun sürekli gözünün önünde olmasını ister. İnternet bağlantısının kopacağından korkabilir ya da internet paketinin biteceğinden korkabilir. En sık gördüğümüz vakalardan biri, şarjının bitişidir. Ya da bulunduğu yerde telefonun çekmemesinden korkar. Asansöre bindiğinde tekrar tekrar telefonunu kontrol eder. Bu hastalığa ilişkin belirtilerden en çok söylenen de çağımızın getirdiği bu yalnızlaşma, yabancılaşma duygusu. Artık gerçek ortamda değil, sanal ortamda var olmaya başlıyoruz. Bu gerçekten çok önemli bir şey. Hayatlarımız artık çok mutlu değil. Çok fazla doğayla iç içe değiliz. Bunların hepsi nomofobiye yol açabiliyor. Yalnızlık arttıkça, nomofobi olasılığı artıyor. Araştırmalar, bir insanın özgüvenin düşük olmasının nomofobiye sebep olduğunu söylüyor. Kendini gerçek ortamda yüz yüze ifade edememe, çekingenlik bunların hepsi nomofobiye sebep olabiliyor. Ama en çok dikkat etmemiz gereken şey ise telefon üzerinden her şeye ulaşabiliyoruz.
Telefonun içinde barındırdığı şeyler arttıkça, haliyle buna bağımlı olma olasılığımız da artıyor. Güzel bir söz vardır; 'Bir ürün bedavaysa aslında orada satılan ürün sizsinizdir' Kullandığımız sosyal medya mecralarının hepsi bedava ve aslında orada biz satılıyoruz. Bedava kullandığımız bir hizmet için aslında bakarsak binlerce mühendis, binlerce insan bu büyük teknoloji için çalışıyor. Aslında orada ürün biziz. Çok büyük yaş gruplarında bilgisayar bağımlılığını pek görmeyiz, ama telefon bağımlılığını görürüz. Neden, çünkü telefon kişinin sürekli elindedir. ilk olarak sabah kalkar kalkmaz telefonlarına bakıyor mu, gece yatarken telefonları yanlarında mı, yastığın altında mı yastığın yanında mı, en azından hemen ulaşılabilecek bir yere mi koyuyorlar? Bunlara bakmaları lazım. Bunu söyleyince insanlar, 'Ama sabah telefonun alarmıyla kalkıyorum o yüzden telefon ulaşılabilir olmak zorunda' diyor. Ama aslında telefon ulaşılabilir olmak zorunda değil. Bir tane alarmlı saat alıp bu sorunu çözebiliriz. Banyoya giderken, tuvalete giderken telefonunuzu yanınıza alıyor musunuz? Orada onunla zaman geçiriyor musunuz? Bütün bağımlılıklarda olduğu gibi nomofobi hastalığı olan kişide telefona bağımlı olduğunu kabul etmez. Çoğunlukla diğer alkol bağımlılığı, madde bağımlılığı gibi bağımlılıklarda da hepsinde benzer bir tablo izlenir. Hasta bağımlılığını kabul etmez.

Nomofobi hastalığı gelişmiş ülkeler için yüzde 60, gelişmekte olan ülkeler ise bu oran yüzde 30 - 40 civarında. Telefonu olmaması gereken çocukların son birkaç yıldır ellerinde telefon görülüyor. Gittikçe akıllı telefon sahibi olma yaşı da düşecek. Ve düştükçe bunu kontrol etme olasılığımız daha da azalacak. Yani 30 yaşında bir insanın kendini kontrol etme becerisi ile 10 yaşındaki çocuğun aynı olmadığı için muhtemelen önümüzdeki birkaç yıl içinde hastalığın oranı daha da artacak. Çünkü dünya insanlığının büyük bir bölümü bu hastalığın pençesinde. İnsanoğlu yavaş yavaş teknolojik uçuruma doğru sürükleniyor. Korkarım ki çaresi bulunana dek kayıplar gün be gün artacak. Bu yazıyı neden kaleme aldım biliyor musunuz! Yakın zamanda direksiyon başında cep telefonu kullanılmasından ötürü bir çok  trafik kazasına şahit oldum. Çok şükür ki şahit olduklarımın hepsi maddi hasarlıydı. Canada gelebilirdi! Bu kazalardan nasibini almış kişilerden biride benim! Araca çarptığında kafasını ancak telefondan kaldırıyordu. Çarpıpta kaldırmayanlar da var. İnstagramda ki hikayenin devamını çok daha önemli addedenler var. Neyin kafasını yaşadıklarına anlam vermek mümkün değil! Nomofobi hayatın her köşesinde bir tehdit unsuru olmaya devam edecek. Sağlıcakla kalın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Sadettin Tantan"

“Stad yerinde ağırdır” (Butik Stadyum)

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü Sapancalılar kurdu!