İmar Planları
Sapanca yıllardır yapısal ve niteliksel anlamda kendine bir kimlik kazandırmayı
maalesef başaramadı. Yakın tarihten bir örnek vererek konuyu daha iyi
anlamanıza yardımcı olacağım. Deprem sonrasında ilçede süs bitkiciliği sektörü
ivme kazandı. Kaymakamlık makamı ürün, materyal ve eğitim desteği vererek
sektöre ciddi teşvikler sağladı. Sektör halk tarafından benimsendi. İlçe
ekonomisine bir umut oldu. İlçede ki elverişli en ufak kara parçası dahi
kıymete bindi. Seracılık, repikajlı ve saksılı üretim için tüm alanlar
değerlendirilmeye başlandı. Toprak değere bindi. Amatörde olsa irili ufaklı üretim tesisleri
yaygınlaştı. Üreticiler kooperatifleşti. Kısa bir zaman zarfında ilçeden kamyon
kamyon ürünlerin sevkiyatı başladı. Yurt içi ve yurt dışı satışlar sektörün
büyümesini sağladı. Gelen talepler iştahları kabarttı. Sapanca’nın ismi süs
bitkiciliğinde öncü ilçeler arasına girdi. Geniş çaplı arazi sahibi olanlar ve
ödenmiş sermayesi güçlü olan üreticiler işletmelerini teknolojiyle
tanıştırdılar. Sektörün hızlı yükselişini gören bir çok sanayici fidan
sektörüne yatırım yaptı. 2008 ekonomik krizi sektörü pek etkilemesede, 2010 yılı itibariyle sektör Sapanca’da
gerilemeye başladı. 2018 itibariyle dibe vurdu. 15 yıllık ticari bir serüven.
Kaymakamlığın başlattığı proje, alt yapı anlamında Belediye tarafından
sürdürülebilir hale dönüştürülmediğinden ötürü ancak 15 yıl ayakta kalabildi.
Neden sürdürülebilir!
Örneğin Belediye ilçede ki arazilerin vasfını süs bitkiciliği üretimine yönelik şekilde planlasaydı betonlaşma başlamamış olacaktı. İmar planları ilçenin kimliği ve gidişatını yansıtır. Süs bitkiciliği alanları yasallaşsaydı ilçe ilgili bakanlık tarafından teşvik kısmına dahil edilecekti. Elektrik, su ve diğer bazı zorunlu ihtiyaçların kullanım bedeli teşvik kapsamında farklılık gösterecekti. Alt yapısı planlanmadığı için sektör ne oldu! Saman alevi gibi parlayıp söndü. Maçı kaybeden takımın oyuncusunun uzatılan mikrofona verdiği cevap gibi “önümüzde ki maçlara” bakacağız. Daha da üzücü olan bir konuda daha size bilgi vermek istiyorum. Sakarya Ovası denilince ülke insanının aklına ne gelir! Kabak, patates, pancar, buğday, arpa vs. Namı değer Sakarya Ovası. Bugün devlet tarafından tarım teşviki verilen iller arasında Sakarya’nın ismi yok! Bu verimli arazileri yönetenlerin mutlak suretle bir cevapları mutlaka vardır? Dönelim Sapancamıza.
Yukarıda bahsettiğimiz gibi ilçemizde bir sektör tamamen dibe gömülmemek için çırpanırken yeni bir sektör dünyaya geldi. Süs bitkiciliğinden boşalan araziler beton binalarla buluştu. Körfez ülke vatandaşlarına kalıcı konut satışları doyuma ulaşınca konaklama, yeme içme ve günübirlik turizm ilçenin lokomotifi oldu. Villalar eski adıyla pansiyona çevrildi. Yeni adı günlük kiralık evler. Yılın 4 ayı sektör canlı. Talep geldikçe arz fazlalaşıyor. 20 yıllık müstakil evini boşaltıp kiraya çıkanlara rastlar olduk. Para kazanıyorum keyfimden feragat edebilirim diyor yeni turizmciler. Sektör kontrolsüz büyüyor. Hiçbir altyapısı yok. Vatandaş kendi fikri doğrultusunda sektöre yatırım yapıyor. Düzenleme yok. Tasarım yok. Tek elden denetim yok. Körfez ülke vatandaşlarının talebi devam ettiği sürece sektörün dar boğaza düşmesi pek mümkün gözükmüyor. Talep azaldığında peki ne olacak!
Bunu da mı ben düşüneyim!
Yönetenlerin düşünmesi ve eyleme geçmesi gerekmiyor mu? Yollar araçlara yetmiyor, trafolar enerji ihtiyacını karşılamıyor, kanalizasyonlardan koku eksik olmuyor, temiz su basıncı belli bölgelere erişmiyor, çöp birikintilerine yetişilmiyor! Gelelim başlığımıza.
Sapanca’da bakir kalan belli bölgelere imar çalışması yapılması planlanıyor! Köy kapsamında olupta büyükşehir yasasıyla mahalleye dönüşen kesimlerimizden bahsediyorum. Uzunkum, Nailiye, İstanbul dere, Akçay, Fevziye vs… Planlamada yetki sahibi olanların o bölgelerin geleceğini planladıkları noktasında sorumluluk sahibi olmaları gerekiyor. Gelecek nesillerin önlerine sunulacak yaşamsal alanları hazırladıklarını unutmamaları gerekiyor. Sapanca’nın gelecek projeksiyonunu çizecekler. Sapanca’nın nasıl bir kimliğe bürüneceğini resmedecekler. Vatandaşın barınma ihtiyacı olan yerleşimin dışında kalan kısımlar Sapanca’nın ekonomik olarak tercihini belli edecek. Yeme içe, konaklama sektörü Sapanca’nın lokomotifi mi olacak! Deprem hassasiyeti 3 kat zorunluluğu getirdi. Sapanca’nın şaheser doğası, bitki örtüsü, su kaynakları ve toprak zenginliği yeni imar planlarında nasıl zorunluluklar getirecek! Bekleyip göreceğiz. İmar planları meclisten geçirildiği gibi hemen yapılaşmaya müsaade edilmemeli! Bölgenin imar yoğunluğuna göre tüm altyapısı ilgili kurumlar tarafından tamamlanmalı! İlgili Bakanlıklarla temaslar arttırılmalı! Kimlik onaylatılmalı! Bir ilçenin gidişatı kendi haline terk edilmemeli! Başı boş bırakılmamalı! Kontrol mekanizması çalıştırılmalı! Tekniksel ve yapısal anlamda sektör en ince ayrıntısına kadar elden geçirilmeli ki ömrü uzun olsun. Süs bitkiciliği gibi sonu hüzün olmasın. İmar planları yolculuğumuzun seyri üzerinde fikir sahibi olmamıza vesile olacak.
Tarihe geçmiş bir sözle bitirmek istiyorum yazımı. Her şeyden önce plan. Nuh (A.S) Peygamber, gemisini yapmaya başladığı zaman daha yağmur başlamamıştı. Sağlıcakla kalın.
Örneğin Belediye ilçede ki arazilerin vasfını süs bitkiciliği üretimine yönelik şekilde planlasaydı betonlaşma başlamamış olacaktı. İmar planları ilçenin kimliği ve gidişatını yansıtır. Süs bitkiciliği alanları yasallaşsaydı ilçe ilgili bakanlık tarafından teşvik kısmına dahil edilecekti. Elektrik, su ve diğer bazı zorunlu ihtiyaçların kullanım bedeli teşvik kapsamında farklılık gösterecekti. Alt yapısı planlanmadığı için sektör ne oldu! Saman alevi gibi parlayıp söndü. Maçı kaybeden takımın oyuncusunun uzatılan mikrofona verdiği cevap gibi “önümüzde ki maçlara” bakacağız. Daha da üzücü olan bir konuda daha size bilgi vermek istiyorum. Sakarya Ovası denilince ülke insanının aklına ne gelir! Kabak, patates, pancar, buğday, arpa vs. Namı değer Sakarya Ovası. Bugün devlet tarafından tarım teşviki verilen iller arasında Sakarya’nın ismi yok! Bu verimli arazileri yönetenlerin mutlak suretle bir cevapları mutlaka vardır? Dönelim Sapancamıza.
Yukarıda bahsettiğimiz gibi ilçemizde bir sektör tamamen dibe gömülmemek için çırpanırken yeni bir sektör dünyaya geldi. Süs bitkiciliğinden boşalan araziler beton binalarla buluştu. Körfez ülke vatandaşlarına kalıcı konut satışları doyuma ulaşınca konaklama, yeme içme ve günübirlik turizm ilçenin lokomotifi oldu. Villalar eski adıyla pansiyona çevrildi. Yeni adı günlük kiralık evler. Yılın 4 ayı sektör canlı. Talep geldikçe arz fazlalaşıyor. 20 yıllık müstakil evini boşaltıp kiraya çıkanlara rastlar olduk. Para kazanıyorum keyfimden feragat edebilirim diyor yeni turizmciler. Sektör kontrolsüz büyüyor. Hiçbir altyapısı yok. Vatandaş kendi fikri doğrultusunda sektöre yatırım yapıyor. Düzenleme yok. Tasarım yok. Tek elden denetim yok. Körfez ülke vatandaşlarının talebi devam ettiği sürece sektörün dar boğaza düşmesi pek mümkün gözükmüyor. Talep azaldığında peki ne olacak!
Bunu da mı ben düşüneyim!
Yönetenlerin düşünmesi ve eyleme geçmesi gerekmiyor mu? Yollar araçlara yetmiyor, trafolar enerji ihtiyacını karşılamıyor, kanalizasyonlardan koku eksik olmuyor, temiz su basıncı belli bölgelere erişmiyor, çöp birikintilerine yetişilmiyor! Gelelim başlığımıza.
Sapanca’da bakir kalan belli bölgelere imar çalışması yapılması planlanıyor! Köy kapsamında olupta büyükşehir yasasıyla mahalleye dönüşen kesimlerimizden bahsediyorum. Uzunkum, Nailiye, İstanbul dere, Akçay, Fevziye vs… Planlamada yetki sahibi olanların o bölgelerin geleceğini planladıkları noktasında sorumluluk sahibi olmaları gerekiyor. Gelecek nesillerin önlerine sunulacak yaşamsal alanları hazırladıklarını unutmamaları gerekiyor. Sapanca’nın gelecek projeksiyonunu çizecekler. Sapanca’nın nasıl bir kimliğe bürüneceğini resmedecekler. Vatandaşın barınma ihtiyacı olan yerleşimin dışında kalan kısımlar Sapanca’nın ekonomik olarak tercihini belli edecek. Yeme içe, konaklama sektörü Sapanca’nın lokomotifi mi olacak! Deprem hassasiyeti 3 kat zorunluluğu getirdi. Sapanca’nın şaheser doğası, bitki örtüsü, su kaynakları ve toprak zenginliği yeni imar planlarında nasıl zorunluluklar getirecek! Bekleyip göreceğiz. İmar planları meclisten geçirildiği gibi hemen yapılaşmaya müsaade edilmemeli! Bölgenin imar yoğunluğuna göre tüm altyapısı ilgili kurumlar tarafından tamamlanmalı! İlgili Bakanlıklarla temaslar arttırılmalı! Kimlik onaylatılmalı! Bir ilçenin gidişatı kendi haline terk edilmemeli! Başı boş bırakılmamalı! Kontrol mekanizması çalıştırılmalı! Tekniksel ve yapısal anlamda sektör en ince ayrıntısına kadar elden geçirilmeli ki ömrü uzun olsun. Süs bitkiciliği gibi sonu hüzün olmasın. İmar planları yolculuğumuzun seyri üzerinde fikir sahibi olmamıza vesile olacak.
Tarihe geçmiş bir sözle bitirmek istiyorum yazımı. Her şeyden önce plan. Nuh (A.S) Peygamber, gemisini yapmaya başladığı zaman daha yağmur başlamamıştı. Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder