Ramazan-ı Şêrif
İki cihan Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV)’in
deyimiyle Rabbim, Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle bizi Ramazana
ulaştır. Biz ulaşanlar olduk. Alemlerin rabbi olan Allah’ın izni ve kudretiyle
11 ayın sultanı kainat döngüsünün içerisinde bir kez daha geldi ve kapımızı
çaldı. Rahmet, mağfiret ve bereket ayı olan Ramazanın aynı zamanda tüm İslam
alemini birleştirici, bütünleştirici ve safları sıkılaştırıcı gibi manevi özelliği
de bulunmaktadır. Bu ayda tüm Müslümanlar kendilerine diğer aylara nazaran daha
farklı bir şekilde çekidüzen verirler. Yediklerine, içtiklerine,
söylediklerine, konuştuklarına ve münasebetlerine daha itina ile önem
gösterirler. Manevi huzurun ikliminde sakinleşirler. Gölgesinde ferahlarlar.
Kanatları altında kendilerini güven içerisinde hissederler. İçleri kıpır kıpır
eder.
İftar ve sahur saatlerinin kendine has atmosferi aile bireylerini bir arada toplamakla kalmaz, aile fertlerinin büyükten küçüğe birbirlerine karşı tebessüm etmelerine olanak sağlar. Yalnızlaşan dünyaya inat akrabalık ve komşuluk ilişkilerini diri tutmaya yardımcı olur. Aşevleri kurulur. Fakir fukara, garip gureba, yetim, evsiz, yoksul, muhtaç ve yolda kalmışlar hiç olmadığı kadar bu ayda çok daha farklı gözetilir. Top sesi sanki günün tekrardan başladığını müjdeler. Sahi, iftarla sahur arasında zamanın durduğunu düşünürsünüz çoğu zaman. Her şey sakin, durgun, kıpırdanmadan uzak. Koşuşturmaca, yetiştirmece, bir an önce bitirmece derdi yok. Sirenlerin bile sessizliğe büründüğünü anlarsınız. Bağıran, çağıran, sinirlenen, yüksek sesle kendini ifade etmeye çalışanlara pek rast gelmezsiniz. Ruhaniyetin arşa değdiğine, samimiyetin nirvanaya yükseldiğine, müslümanların günahtan uzak durabilmek için verdiği mücadeleye canlı canlı tanıklık edersiniz. Vücutların korunduğuna, dinlendirildiğine, teskinleştirildiğine şahitlik yaparsınız. Yıl boyunca sarf edilen yoğun eforun beyin hücrelerinde bıraktığı zararlı kalıcı izlerin ufak ufak silindiğini hayretle gözlemlersiniz. Yenilenme dönemi olduğunu iyiden iyiye kabullenirsiniz. Kıymetini bilenlerin, meyvesini yemekte daha cüretkâr olduklarını hissedersiniz. Siz siz olun bu ayın kıymetini bilmekte gecikmeyin ve bu aya dair hiçbir şeyi ertelemeyin.
Peygamber efendimizden bizlere ulaşan oruçla ilgili hadislerin bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum.
İftar ve sahur saatlerinin kendine has atmosferi aile bireylerini bir arada toplamakla kalmaz, aile fertlerinin büyükten küçüğe birbirlerine karşı tebessüm etmelerine olanak sağlar. Yalnızlaşan dünyaya inat akrabalık ve komşuluk ilişkilerini diri tutmaya yardımcı olur. Aşevleri kurulur. Fakir fukara, garip gureba, yetim, evsiz, yoksul, muhtaç ve yolda kalmışlar hiç olmadığı kadar bu ayda çok daha farklı gözetilir. Top sesi sanki günün tekrardan başladığını müjdeler. Sahi, iftarla sahur arasında zamanın durduğunu düşünürsünüz çoğu zaman. Her şey sakin, durgun, kıpırdanmadan uzak. Koşuşturmaca, yetiştirmece, bir an önce bitirmece derdi yok. Sirenlerin bile sessizliğe büründüğünü anlarsınız. Bağıran, çağıran, sinirlenen, yüksek sesle kendini ifade etmeye çalışanlara pek rast gelmezsiniz. Ruhaniyetin arşa değdiğine, samimiyetin nirvanaya yükseldiğine, müslümanların günahtan uzak durabilmek için verdiği mücadeleye canlı canlı tanıklık edersiniz. Vücutların korunduğuna, dinlendirildiğine, teskinleştirildiğine şahitlik yaparsınız. Yıl boyunca sarf edilen yoğun eforun beyin hücrelerinde bıraktığı zararlı kalıcı izlerin ufak ufak silindiğini hayretle gözlemlersiniz. Yenilenme dönemi olduğunu iyiden iyiye kabullenirsiniz. Kıymetini bilenlerin, meyvesini yemekte daha cüretkâr olduklarını hissedersiniz. Siz siz olun bu ayın kıymetini bilmekte gecikmeyin ve bu aya dair hiçbir şeyi ertelemeyin.
Peygamber efendimizden bizlere ulaşan oruçla ilgili hadislerin bir kısmını sizlerle paylaşmak istiyorum.
- Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.
- Kim ramazan ayında oruç tutar ve haramlardan sakınırsa, Allah onun geçmiş günahlarını affeder.
- Ramazan ayı öyle bir aydır ki başlangıcı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtulmadır.
- Oruç tutanın uykusu ibadet, susması tespih, ameli kabul ve duası müstecab olur.
- Oruç tutanın duası reddedilmez.
- Her şeyin bir zekatı vardır, bedenin zekatı da oruçtur.
- Oruç tutunuz ki, (madden ve mânen) sıhhat bulasınız!
- Oruç tutan kimsenin iki mutluluğu vardır; iftar vakti ve kıyamet günü.
- Nefsimi elinde tutan Allah’a and olsun ki oruçlunun ağzından çıkan koku, Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.
- Allah, orucu ihlası sağlamlaştırmak için farz kılmıştır.
- Bizim orucumuzla Ehl-i kitabın orucunu ayıran (şey) sahur yemeğidir.
- Sahura kalkmak berekettir. Bir yudum su içseniz bile onu terk etmeyiniz. Çünkü Allah sahura kalkanlara rahmet eder.
- Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır, üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.
- Oruç bir kalkandır.
- Oruçlu, saygısızlık yapmasın, kötü konuşmasın. Eğer biri kendisiyle dövüşmeye veya sövüşmeye kalkarsa, iki defa, ‘ben oruçluyum’ desin.
- Oruç sabrın yarısıdır.
- Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. Oruçlular nerede? diye çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan onlardan başkası asla giremez. Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse girmez.
Müslümanlar böylesine mukadder bir aya sahip. Nimetlerinden faydalanabilmek ve feyizlenebilmek kendi ellerimizde. Ramazan ayı’nın insanlık ve tüm İslam alemine huzur, kardeşlik, refah ve barış getirmesini can-ı gönülden temenni ediyorum. Ramazan-ı şerifiniz hayırlara vesile olsun. Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder