Dükkân tabelaları


Şehrin kimliği ve estetiği açısından kuşkusuz ticarethanelerin mimari yapılarının büyük önemi var. Şehrin girişi, ticarethaneleri, çarşısı, sosyal donatı alanları ve çıkışı ne kadar muntazam hatta ihtişamlı olursa şerefiye değeri de bir o kadar yüksek olur.

Son dönemlerde ilçemizde faaliyette olan ve yahut da yeni faaliyete giren işletmelerin isim tabelalarında ciddi eksiklikler gözüme çarpıyor. Kayan yazılar, göz alan parlak ışıklar, Arapça kelimeler, metin karakterleri, tabelanın doğasına aykırı bir sürü yazı sığdırabilme telaşesi, karmaşıklığa sebebiyet veren kullanım dili, simetrik olmayan montajlar, birbirinden bağımsız ölçüler. Göz hizanızda dört tane yan yana dizilmiş dükkan, başınızı hafifçe yukarı kaldırıyorsunuz tabelalarının kalınlıkları, yükseklikleri ve boyları birbirinden tamamen farklı. Biri öne çıkmış, diğeri arkada kalmış. Biri çok kalın diğeri çok ince. Biri anyaya diğeri konyaya bakıyor. Düzen, nizam, intizam! Sokaklara, caddelere, mahalle aralarına gelişi güzel yön tabelaları konuyor. Firmalar kapanmış gitmiş olmasına rağmen belli bölgelerde yıllar önce dikilmiş reklam tabelaları halen duruyor. 350 metre ileride yazıyor. Tabelanın sizi yönlendirdiği yöne doğru ilerliyorsunuz, konuma vardığınızda aradığınızın yerinde yeller esiyor. Bakıyorsunuz konumda farklı sektörden bir başka firma faaliyet gösteriyor. Tabelada bahsi geçen firma tarihe karışmış. Tabelaların ışıklandırma kabloları genelde dış yüzey üzerinden geçiriliyor. İki parmak kalınlığında es çizen metrelerce uzun bu kablolar köhne bir yapılaşmanın çevrede hakim olduğu hissini uyandırıyor. Baştan savma. Üstten, alttan, kenardan. Binaların ön yüzeyleri hal böyle olunca dekoratif görünümden tamamen uzaklaşıyor. Bir de LED olayı. Tam bir facia. Herkes kafasına göre renk tercih ediyor.

Ortak bir anlayış yok. Vizyon hak getire! Bazen tercih edilen ışıkların iç içe geçmesinden renkler birbirine giriyor.
 Pavyon vari. Kontrol içerisinde hareket etmeyen bu renk cümbüşü zihni yoruyor ve yaşam kalitesini düşürüyor. İşletme sahipleri bilmiyorlar ki kaş yaparlarken göz çıkartıyorlar. Işığın kalitesizliği müşterinin dükkâna girme isteğini elinden alıyor. Sistemi döşeyen iyi bir şey yaptığını sanıyor fakat farkında olmadan sadece kendine değil tüm ticari alana zarar veriyor. Bir çürük incir bir çuval inciri berbat eder misali. Her şeyin bir ilmi var. Profesyonelliği var. Oysa ki bu yüzyılda ışığın insan hayatında ki önemi yadsınamaz düzeyde değil mi! Akıllı ve çözüm odaklı kullanıldığında olağanüstü bir güç ve çekim merkezi olduğunun keşke farkında olunabilse.  Hem ticari hem sosyal hem görsel hem ruhen hem de bedenen.

Sapanca’mızda ivedilikle ciddi bir tabela revizyonuna ihtiyaç var. Çok geç kalmış olduğumuzu da söylemek istiyorum. Bu konuda sorumluluğu olan tüzel kişiliklerin sorumluluklarından kaçmaması gerekir. Düşünsenize medeniyet merdiveninde geç kalmadığımız ne kaldı? Kağnı gibiyiz! Bir de bina duvarlarına konulan şu klimalar yok mu? Dış ünitesi, paslanmış, duvara açılan delik ayan beyan ortada, iletişim boruları açık saçık, tahliye borusu tık tık su damlatıyor, neresinden tutsanız elinizde kalır. Birileri de çıkıp şu işleri düzene koyalım demiyor! İnsanlar Avrupa’ya çıkınca anlata anlata bitiremiyor. Neden mi, çünkü sistem ve düzen var. 700 yıllık binalar yapıldığı günkü gibi. Gidip onları görüp dönüyoruz. Anlata anlata bitiremiyoruz. Eee! kendimize gelince sistemsizlikten besleniyoruz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Çirkin ve ilkel görüntüyü hak etmiyoruz. Projelendirilmiş, gözü yormayan, markayı net ifade edebilen, şehirle bütünleşmiş, düzenli, simetrik, ışığın derecesi ayarlanmış, kentin dokusuyla bağdaşan dış cephe ve tabela çalışmaları kısa vadede Sapanca’nın misyonu için hayata geçirilmesi gereken konuların başını çekiyor. Mutlu insanların yaşadığı bir ilçe olabilmek dileğiyle. Sağlıcakla kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Sadettin Tantan"

“Stad yerinde ağırdır” (Butik Stadyum)

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü Sapancalılar kurdu!