Toplu Taşıtlarda “Edep”
Toplu taşıtlarla yolculuk etmeyi çocukluğumdan beri çok severim. Öğrencilik
dönemlerimiz otobüs tepesinde geçti desek herhalde yeridir. Bir yere ulaşmanın
dışında toplu taşımanın kendine has farklı güzellikleri de vardır. Yolculuk esnasında
camdan usulca dışarıdaki hareketliliği izlemek, her şeyi geride bırakmak,
bulmaca çözmek, mecmua okumak, düşüncelere dalmak bazen kısa anları keyifli
değerlendirebilmenin en etkili yoludur. Ulaşım sektöründe uzun yolculuklardaki
konfor düzeyi ülke standartlarının ilerlemesiyle birlikte belli bir seviyeye
yükseldi. Koltuk tipi, koltuk tanıma, koltuk eşleştirme gibi etkenler
rezervasyon esnasında dikkate alınmakta artık. Uzun mesafelerde ayakta
yolculuklara rastlamak pek mümkün değil. Hayat ve toplu taşıma sadece uzak
mesafelerden ibaret değil tabi. Nüfusun artmasıyla birlikte şehir içi toplu
taşıma araçlarının da çeşitliliği arttı. Otobüs, minibüs, dolmuş ve şehrimiz açısından
bakıldığında kısmen raylı sistem.
Çocukluğumuz, öğrenciliğimiz otobüsler üstünde geçti derken tabiî ki bunun zemininde ciddi bir mazi yatıyor. Şehir uyurken saat 06:15 işçi servisine biner saat 07:00’de ders başı yapardık. O dönemlerde sabahçı, öğlenci kavramı vardı. Gözlerimiz yarı uykulu hatta otobüste uyur son durakta gözlerimizi açardık. Yoğun bir ders programından sonra vücut bitkin düşer, adeta haşat olurduk. Sırtımızdaki çantalarda 20 kg. kitap taşırdık. Otobüse bindiğimizde yer bulduğumuzda oturmadan önce bir sağımıza solumuza bakar, bizden büyük birileri var mı diye göz gezdirirdik. Eğer varsa gözümüzle bile o koltuğa ilişmezdik. Şayet oturuyor isek bir yaşlı bindiğinde hemen elimizi kaldırır, lütfen buyurun buraya oturun diye seslenirdik. Bu çok normal bir davranıştı. Kültür de diyebilirim. Yaşlı, hasta, hamile, kadın, engelli ve yahut da bizden büyük biri. Yıllarca böyle gidip geldik.
Ben halen çoğu zaman toplu taşımayı kullanırım. Taşıta bindiğimde eğer oturmuşsam benden sonra ayakta bir kadın, yaşlı veya büyük kalmışsa hemen kalkar yer veririm. İçimize işlemiş. Gelin görün ki son zamanlarda toplu taşımada gördüğüm sahneler beni çok derinden yaralamakta. Günümüzde bazı "ebeveynler" çocuklarını yan koltuğa oturturuyor, ayakta bir sürü yaşlı bayan varken çocuğunun kulağına fısıldıyor; "sakın kalkma" !!! Kulaklarımla şahit olduklarım var. Koltuğun parasını ödedim diye söylenen sözler cabası. İnsanlık! Bir an olsun utanma yok! Dönemin normal tavrı olmuş sanki. Toplum da kanıksıyor mu ne? O yaşanılan söz kalabalıkları esnasında tüm sinir sistemim altüst oluyor. Kültürümüzü kaybetmenin verdiği sancı ile o hengamede söz söylemenin çirkefliğe dönüştürebileceğini tahmin ettiğimden, yapımızda barındırmakta olduğumuz naiflik inceliği kalbimizle buğzdan başka bir muzarığa izin vermiyor. Sanane kardeşim derse ne yapacaksın? Diyebilir mi? Çocuğuna sakın kalkma diyen zihniyet bunu oldukça rahatlıkla söyleyebilir. İnsanlıktan nasibini almamışların toplumumuzun gelenekleri üzerinde yapmış oldukları tahribat karşısında inatla çocuklarımızı İslam ahlakı üzerine yetiştirmeye gayret göstermeliyiz. Hele ki anne vasfında olup da bu tür davranışlar içerisinde bulunanlara bir çift sözüm var. Siz de yaşlanacaksınız!
Biz dün nasılsa bugün de ve yarın da atalarımızdan öğrendiğimiz örf ve adetlerimizi yaşatmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Toplu taşıtlara binen küçüklerimize bazı görgü kurallarından bahsetmek istiyorum. Umarım bir kişi okur da hayatına tatbik eder. Otobüse binerken çocuklu bayanlara, yaşlılara ve engellilere öncelik vermeliyiz. Taşıt içerisinde yüksek sesle müzik dinleyerek kimseyi rahatsız etmemeliyiz. Pasolarımızı (kart) önceden hazırlamalı, şoförün dikkatini dağıtmamalıyız. Kapı önlerinde beklememeli, inişleri arka kapıdan yapmalıyız. Taşıt içerisinde yemek yememeliyiz. Cep telefonuyla yüksek sesle konuşmamalıyız. Yayılarak, ayaklarımızı açarak, başkalarının yerini gasp ederek oturmamalıyız. Kendi yerimizde ayaklarımızı önümüze, varsa çantamızı kucağımıza alarak oturmamız daha yerinde bir davranış olur. Otobüs kalabalıksa binmeyip diğer aracın gelmesini beklemeliyiz. Günlük temizliğe dikkat etmeliyiz. Terli ve üzerimizdeki giysilerin kirli olduğunu düşünüyorsak mutlak suretle temizleriyle değiştirmeliyiz. Kimseyle tartışmamalı, polemiğe girmemeliyiz. Gideceği istikameti bilmeyen yolculara yardımcı olalım. Yolda kalana yardım etmek hem sevap hem de güzel bir davranıştır. Kartı olmayanların yerine üzerimizde varsa ödemekte tereddüt etmeyelim. Sıraya girmeyi, müsaade istemeyi, yol vermeyi külfet saymayalım. Vaktimizi boş geçirmek yerine kitap okuyabiliriz. Toplu taşımayla yolculuk yaparken empati yapmayı asla unutmayalım. Bencil davranmayıp sorumluluğumuzu hatırlayalım. Kendimizi karşımızdakinin yerine koyalım, biraz düşünelim. O zaman daha güzel ve huzurlu bir yolculuk yapabiliriz. Yaşlılara, hamilelere, çocuklu annelere, hanımlara, büyüklerimize yer vermeyi kendimize vazife edinelim.
Unutmayalım ki bir gün biz de yaşlanacağız! Ne ekersen onu biçersin. Edepli, görgülü, küçüğünü seven, büyüğünü sayan ahlaklı nesillerin yetişmesi dileğiyle. Sağlıcakla kalın.
Çocukluğumuz, öğrenciliğimiz otobüsler üstünde geçti derken tabiî ki bunun zemininde ciddi bir mazi yatıyor. Şehir uyurken saat 06:15 işçi servisine biner saat 07:00’de ders başı yapardık. O dönemlerde sabahçı, öğlenci kavramı vardı. Gözlerimiz yarı uykulu hatta otobüste uyur son durakta gözlerimizi açardık. Yoğun bir ders programından sonra vücut bitkin düşer, adeta haşat olurduk. Sırtımızdaki çantalarda 20 kg. kitap taşırdık. Otobüse bindiğimizde yer bulduğumuzda oturmadan önce bir sağımıza solumuza bakar, bizden büyük birileri var mı diye göz gezdirirdik. Eğer varsa gözümüzle bile o koltuğa ilişmezdik. Şayet oturuyor isek bir yaşlı bindiğinde hemen elimizi kaldırır, lütfen buyurun buraya oturun diye seslenirdik. Bu çok normal bir davranıştı. Kültür de diyebilirim. Yaşlı, hasta, hamile, kadın, engelli ve yahut da bizden büyük biri. Yıllarca böyle gidip geldik.
Ben halen çoğu zaman toplu taşımayı kullanırım. Taşıta bindiğimde eğer oturmuşsam benden sonra ayakta bir kadın, yaşlı veya büyük kalmışsa hemen kalkar yer veririm. İçimize işlemiş. Gelin görün ki son zamanlarda toplu taşımada gördüğüm sahneler beni çok derinden yaralamakta. Günümüzde bazı "ebeveynler" çocuklarını yan koltuğa oturturuyor, ayakta bir sürü yaşlı bayan varken çocuğunun kulağına fısıldıyor; "sakın kalkma" !!! Kulaklarımla şahit olduklarım var. Koltuğun parasını ödedim diye söylenen sözler cabası. İnsanlık! Bir an olsun utanma yok! Dönemin normal tavrı olmuş sanki. Toplum da kanıksıyor mu ne? O yaşanılan söz kalabalıkları esnasında tüm sinir sistemim altüst oluyor. Kültürümüzü kaybetmenin verdiği sancı ile o hengamede söz söylemenin çirkefliğe dönüştürebileceğini tahmin ettiğimden, yapımızda barındırmakta olduğumuz naiflik inceliği kalbimizle buğzdan başka bir muzarığa izin vermiyor. Sanane kardeşim derse ne yapacaksın? Diyebilir mi? Çocuğuna sakın kalkma diyen zihniyet bunu oldukça rahatlıkla söyleyebilir. İnsanlıktan nasibini almamışların toplumumuzun gelenekleri üzerinde yapmış oldukları tahribat karşısında inatla çocuklarımızı İslam ahlakı üzerine yetiştirmeye gayret göstermeliyiz. Hele ki anne vasfında olup da bu tür davranışlar içerisinde bulunanlara bir çift sözüm var. Siz de yaşlanacaksınız!
Biz dün nasılsa bugün de ve yarın da atalarımızdan öğrendiğimiz örf ve adetlerimizi yaşatmaya kararlılıkla devam edeceğiz. Toplu taşıtlara binen küçüklerimize bazı görgü kurallarından bahsetmek istiyorum. Umarım bir kişi okur da hayatına tatbik eder. Otobüse binerken çocuklu bayanlara, yaşlılara ve engellilere öncelik vermeliyiz. Taşıt içerisinde yüksek sesle müzik dinleyerek kimseyi rahatsız etmemeliyiz. Pasolarımızı (kart) önceden hazırlamalı, şoförün dikkatini dağıtmamalıyız. Kapı önlerinde beklememeli, inişleri arka kapıdan yapmalıyız. Taşıt içerisinde yemek yememeliyiz. Cep telefonuyla yüksek sesle konuşmamalıyız. Yayılarak, ayaklarımızı açarak, başkalarının yerini gasp ederek oturmamalıyız. Kendi yerimizde ayaklarımızı önümüze, varsa çantamızı kucağımıza alarak oturmamız daha yerinde bir davranış olur. Otobüs kalabalıksa binmeyip diğer aracın gelmesini beklemeliyiz. Günlük temizliğe dikkat etmeliyiz. Terli ve üzerimizdeki giysilerin kirli olduğunu düşünüyorsak mutlak suretle temizleriyle değiştirmeliyiz. Kimseyle tartışmamalı, polemiğe girmemeliyiz. Gideceği istikameti bilmeyen yolculara yardımcı olalım. Yolda kalana yardım etmek hem sevap hem de güzel bir davranıştır. Kartı olmayanların yerine üzerimizde varsa ödemekte tereddüt etmeyelim. Sıraya girmeyi, müsaade istemeyi, yol vermeyi külfet saymayalım. Vaktimizi boş geçirmek yerine kitap okuyabiliriz. Toplu taşımayla yolculuk yaparken empati yapmayı asla unutmayalım. Bencil davranmayıp sorumluluğumuzu hatırlayalım. Kendimizi karşımızdakinin yerine koyalım, biraz düşünelim. O zaman daha güzel ve huzurlu bir yolculuk yapabiliriz. Yaşlılara, hamilelere, çocuklu annelere, hanımlara, büyüklerimize yer vermeyi kendimize vazife edinelim.
Unutmayalım ki bir gün biz de yaşlanacağız! Ne ekersen onu biçersin. Edepli, görgülü, küçüğünü seven, büyüğünü sayan ahlaklı nesillerin yetişmesi dileğiyle. Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder