Yerel Seçimler


Nerede o eski yerel seçimler diyor gibisiniz. Sanki öyle işitiyorum. Hatta o sihirli koltuğun hiç talibi yokmuş gibi bir hava mı var ne? Tükenmişlik sendromu mu? Umursamazlık, yok yok öğrenilmiş çaresizlik! Bıkkınlık! İttifaklar! Günübirlik alınan kararlar! Saniyelik dilimlerde oluşturulan teşkilat kardeşlikleri! Farklı düşünce ve görüşlerin aynı sepette harmanlanıyor olması mı? Finansal kriz mi acaba bunun sebebi? Oysaki geçmişte de seçimlere denk gelen hatta seçimleri erkene aldıran ağır ekonomik buhranlar yaşanmamış mıydı? Havada uçuşan yazar kasalar görmedi mi bu gözler?  Daha kötüsü ne olabilirdi ki? Heyecan diplerde, adrenalin yerlerde. Beklentiler mi bitti? Hatırlar mısınız?

İnanç, hırs, rekabet, kazanma azmi, ideolojik baskı, taraftarların arzularını yerine getirebilme sorumluluğu, paylaşım, lobicilik, ikna turları, yüz yüze iletişim, sıralı vaatler, eş dost ve ev toplantıları, kulisler, bitmek bilmeyen pazarlıklar, yakın döneme kadar yerel seçimlerin karakteristik yapısı olarak ciğerlerimize kadar işlemişti de biz mi farkında değildik? Hele ki şu yaşanmışlıklar yok mu?

Gürültü kirliliği, saymakla bitmeyen konvoylar, geceye renk katan meşale şovları, rengarenk sokaklar, konserler, direklere yapıştırılmış pos bıyıklı afişler, camlarda asılı flamalar, bir oraya bir buraya koşuşturan partidaşlar, toplu halde katılım sağlanan yemekler, seçim arabalarından bangır bangır bağırtılan şarkılar, mitinglere adam toplayabilmek için mahalle mahalle gezdirilen araçlar, hoparlörlerden yapılan anonslar, rakip seçim bürolarına gönderilen hafiyeler, rakip adayın gece gezilerini takip eden dedektifler, seçim listeleri üzerinde tek tek yapılan karamalar (bu bizde, bu atmaz), parti binaları önünden geçirilen kalabalıklar, çaktırmadan yapılmaya çalışılan gövde gösterileri, psikolojik harpler, genetiksel saha çalışmaları olarak iyice hafızalarımıza kazıtılmamış mıydı? Aynı dakikalarda farklı mahallelerde yapılan mitinglere kim daha fazla adam toplamışın matematiği üzerinde yürütülen formüller rafa kaldırılmış da bizim mi haberimiz yok? Hey gibi eski günler!

Köroğlu 1500’lü yıllarda “tüfek icat oldu mertlik bozuldu” derken bizler de bugünlerde “sosyal medya doğdu, yerel seçimler tek tuş oldu” desek hata mı etmiş oluruz? Evet, insanoğlunun yaşadığı süreç içerisinde mevcut değişimlere nasıl adapte olmak zorunda kaldığının bir belgesini daha bugünlerde toplum olarak tezahür ettiriyoruz. Bu iş en çok başkan adaylarına yaradı! Heyecan bitti amma paracıklar cepte kaldı. Manifestolar, seçim için yapılan çalışmalar, projeler, söylemler, muhalefet ya da iktidar söylemlerinin yarışacağı yerler artık sokaklar değil sosyal paylaşım siteleri oldu. Bir de sistem oturtma işi başarılabilinse! İşte o zaman bakın siz! Nasıl da yakalıyoruz seçime katılım noktasındaki AB standartlarını! Teknolojiye ne de çabuk uyum sağladık!

Ülke de herkes üzerine vazife olan ya da olmayan her şeyden haberdar! Kim ne yapmış, nerede oturmuş kalkmış, hangi ülkede çalkantı olmuş, Trump ne demiş, FED ne kadar faiz arttırmış, magazin haberlerinde son dakika ne olmuş? Bu kadar geniş çapta, apayrı konuları ihtiva eden uçsuz bucaksız haber akışlarına hakim olan bir milletin, sosyal medya üzerinden yapılan seçim çalışmalarına duyduğu takip arzusunu anlatmakta güçlük çekebiliriz!  Başkan adayları bu mecrada kendilerini iyi ifade edebiliyor olmalılar. Yeniçağın gereksinimi artık bu. Bir şey yazıyor ve yahut da söylüyor iken çok dikkat olmalılar. Hiç ummadıkları bir yerde önlerine herhangi bir vatandaş tarafından kopyala+ yapıştır teknolojisiyle arşivler dökülebilir. Olandan bitenden haberdar olmak isteyenler bilgiye çok rahat ulaşabilecek. Bilgi çağında olduğumuzu tekrar hatırlayabilmek dileğiyle.

Umarım bu yerel seçim Sapanca’nın kötü giden makus talihinin dönüş başlangıcı olur! Mark Zuckerberg’e (Facebook - Instagram sahibi) yakın olan başkan adayı bir adım önde! Patrondan torpilli! En kötü günde bile yüzünüzden tebessüm eksik olmasın. Hayat kısa. Sağlıcakla kalın …   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Sadettin Tantan"

“Stad yerinde ağırdır” (Butik Stadyum)

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü Sapancalılar kurdu!