Sapanca İzmit Caddesi ve Rögar Kapakları!
Sapanca otoban gişeleri ile Köprübaşı mevkiini birbirine bağlayan caddemiz.
İlçe genelinde trafik akışının en yoğun olduğu arter. İki döner kavşakla
kancalanmış düzlem. Düz satıh. İki kilometre uzunluğunda. Cadde üzerinde gidiş
ve gelişlerin haricinde yoğunluğun artmasına neden olan kamu binaları. Köprübaşı
saat kulesinden İzmit yönünde doğru döndünüz! Köprüyü geçtiniz sağınızda mavi kente
inen ara ve Migros. Solunuzda hesapsız kitapsız dokuz yüz konutun üretildiği TOKİ
evleri. Caddeye bağlanan 7 metre genişliğinde sadece bir ara arteri var.
Derenin dibinde olan. Dere kirlilikten geçilmezken, mahalle çıkışı da bundan
çok farksız değil. TOKİ bünyesinde
bulunan dükkanlar faaliyete geçmiş durumda.
İlerlediniz, sağınızda SGK. Eczaneler ve marketler. Solunuzda ilçe hastanesi. Stadyum. Sağınızda Onis Otel. Solunuzda inşaatı devam eden yola sıfır konut projeleri. Aralıklı dükkanlar. Sağınızda Aqua Otel’e inen ara. Solunuzda Meslek Lisesi. Kapalı spor salonu. Karşılıklı ticari işletmeler. İrili ufaklı mermer, hafriyat ve yapı malzemesi satan noktalar. Eski TOKİ. Üst geçit. Güldibi’ne çıkan ara sokaklar. Süper marketler. Çayiçine giren aralar. Güldibi Cami. Petrol Ofisi. Fabrikalara giden bağlantılar. Bedesten. Döner kavşak. Birbiriyle direkt bağlantılı dört mahalle. Gazipaşa, Çayiçi, Rüstempaşa, Güldibi. Yolun üstü ve altı. Yıllar önce tek şerit olan bu güzergaha ölümlü trafik kazalarının önüne geçilememesi sebebiyle duble yol ve trafik ışıkları yatırımı yapıldı. Bir de eski TOKİ yapılırken demirden üst geçit. Sonrasında kendi haline bırakıldı. Belediye ekipleri, zaman zaman iki şeridi birbirinden ayıran, yolun ortasına döşenmiş bordürleri boyamakla caddeyle ilgileniliyor izlenimini vermekte.
Yıllar önce yapılan duble yol yatırımdan bugüne caddeye sıfır yüzlerce konut üretildi. Arsaların imar oranları yükseltildi. Bir sürü işletme açıldı. Kamu yatırımları geldi. Sapanca’nın yerleşik nüfusu iki kat, günübirlik nüfusu yaklaşık altı kat arttı. Yaşanılan bu sıra dışı artış sanırım kimsenin gözüne gelmiyor. Bu güzergahı kullanan herkes kuşku içerisinde, kazaya karışma korkusuyla yoluna devam ediyor. Nereden neyin çıkacağı belli değil! İki kilometrelik bu güzergaha bağlı tam otuz tane ara sokak çıkışı var. Yola sıfır evler. Birçok sokak çıkışı kör noktaya sahip. İnsanlar karşıdan karşıya yol üzerinden geçiyorlar. Üst geçidin sadece ismi var. Araç sürücülerinin tamamı şikayetçi. Geçenlerde bir kardeşimiz aradı. Yoldaki rögar kapaklarını teker teker saymış. Ne yalan söyleyeyim bir an önce caddeyi bitirme gayretinden bir kez olsun saymak aklıma gelmedi. Çevre kontrolünü elden kaçırmamak da var tabi. Tam tamına elli dört tane kapak itinayla yola yerleştirilmiş. Rutin olarak ilerleyip sağ çizgiden ve yahut da sol çizgiden gitmiş olsanız da tekerleklerinizin kapakları ıskalama şansı asla yok. Siz aracınıza refleks yaptırıp kaçırmadıktan sonra. Ölçüp biçseler bu kadar tutturamazlardı herhalde. Araçların ön takımı, motor ve elektrik aksamı, tekerleklerin bilye mekanizmaları, amortisörler her otuz metrede istikrarlı bir şekilde darbe alıyor. Bazılarının yol kotuyla arasında olan derinlik farkı araç içinden kuvvetli bir şekilde hissediliyor. Seyir halinde çukura girip çıkıyorsunuz! Motivasyonunuz kayboluyor. Dikkatiniz dağılıyor. Yol konforunuzun elinizden alınıyor. Aracınızda yarın öbür gün çıkacak arızalar moralinizi bozuyor. Her şey ithal sonuçta değil mi? Dolar da sürekli yükseliyor! Oysaki devletimizin politikaları arasında cari açıkla mücadele var diye biliyoruz. Acaba buradaki yöneticilerin haberleri mi yok? Kazaya davetiye çıkartılıyor.
Bana kapak rakamını söyleyince (54) plaka yapmışlar herhalde dedim. Çözüm üretilemeyince mizaha takılıyor düşünceleriniz. Caddenin ismi de “İzmit” olunca! İster istemez çağrışım yapıyor. Bir yandan da sağ lobunuz farklı şeyler üretiyor. İzmit olmuş, Avrupa şehri. Sokaklar, caddeler, köprüler, ana arterler bir içim su. Genişletilmiş, planları yapılmış, yaya, bisiklet ve araç yolları ayrılmış, ışıklandırılmış, güven içerisinde ilerleme algısı sunulmuş. Acaba neden bu pozitifliğinden ilham almamışız da mantar gibi su, kanalizasyon, telefon ve diğer altyapı unsurlarının kapaklarını caddeye teker teker numaralandırmışız.
Sorgulamadık hiç! Bu caddeye bu kadar düşük kapasiteli hastane yapılır mı diye? Ne girişi ne de çıkışı var! Sorgulamadık hiç! Sapanca’nın genelinde üç kat imar izni varken TOKİ’nin yaptığı beş katı! Soğuk savaş döneminin mimarisini, ruhsuz estetiğin getirisini! Birkaç blok yapsalar iyiydi, onlarca yaptılar! Düşünemedik hiç, trafik kilitlenir mi? Bu kadar insan hangi yolu kullanacak? Alternatif üretilemedi bir türlü! Evet, Hastane bölümünün ivedilikle bir döner kavşağa ihtiyacı var. Zamane yöneticileri sık sık balkan gezileri yaparken gözden kaçırmış olmalılar bu ihtiyaçları! Caddenin boydan boya ışıklandırılması gerek. Turizm ilçesiymişiz. İlçe girişimiz maden ocağı karanlığında. Göz gözü görmüyor. Pardon loş sedalı romantizm de turizmin bir parçasıydı değil mi? Şu çarşı içinde kullanılan otoban direklerinden buraya lazım! Kapaklar! SASKİ ve diğer kurumlar biran önce müdahale etmeliler.
Caddeye bağlanan sokak yolları elden geçirilmeli kör noktalar ortadan kaldırılmalı! Çağın ve hızlı akan yaşamın koşullarına uyum sağlamalı bu doğru parçası! Her ne kadar toplum menfaatperestliğin içerisinde boğulmuş olsa da yine biz doğru olanları söylemekle mükellefiz. Azınlık kalsak da doğru bildiğimizi haykırmalıyız.
La Edri’nin deyimiyle “Makamlar insanlara değil, insanlar makamlara şeref kazandırır”. Liyakatli, kapasiteli, donanımlı, ferasetli ve en önemlisi vatanını gerçekten seven idarecilere en fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz! Sağlıcakla kalın.
İlerlediniz, sağınızda SGK. Eczaneler ve marketler. Solunuzda ilçe hastanesi. Stadyum. Sağınızda Onis Otel. Solunuzda inşaatı devam eden yola sıfır konut projeleri. Aralıklı dükkanlar. Sağınızda Aqua Otel’e inen ara. Solunuzda Meslek Lisesi. Kapalı spor salonu. Karşılıklı ticari işletmeler. İrili ufaklı mermer, hafriyat ve yapı malzemesi satan noktalar. Eski TOKİ. Üst geçit. Güldibi’ne çıkan ara sokaklar. Süper marketler. Çayiçine giren aralar. Güldibi Cami. Petrol Ofisi. Fabrikalara giden bağlantılar. Bedesten. Döner kavşak. Birbiriyle direkt bağlantılı dört mahalle. Gazipaşa, Çayiçi, Rüstempaşa, Güldibi. Yolun üstü ve altı. Yıllar önce tek şerit olan bu güzergaha ölümlü trafik kazalarının önüne geçilememesi sebebiyle duble yol ve trafik ışıkları yatırımı yapıldı. Bir de eski TOKİ yapılırken demirden üst geçit. Sonrasında kendi haline bırakıldı. Belediye ekipleri, zaman zaman iki şeridi birbirinden ayıran, yolun ortasına döşenmiş bordürleri boyamakla caddeyle ilgileniliyor izlenimini vermekte.
Yıllar önce yapılan duble yol yatırımdan bugüne caddeye sıfır yüzlerce konut üretildi. Arsaların imar oranları yükseltildi. Bir sürü işletme açıldı. Kamu yatırımları geldi. Sapanca’nın yerleşik nüfusu iki kat, günübirlik nüfusu yaklaşık altı kat arttı. Yaşanılan bu sıra dışı artış sanırım kimsenin gözüne gelmiyor. Bu güzergahı kullanan herkes kuşku içerisinde, kazaya karışma korkusuyla yoluna devam ediyor. Nereden neyin çıkacağı belli değil! İki kilometrelik bu güzergaha bağlı tam otuz tane ara sokak çıkışı var. Yola sıfır evler. Birçok sokak çıkışı kör noktaya sahip. İnsanlar karşıdan karşıya yol üzerinden geçiyorlar. Üst geçidin sadece ismi var. Araç sürücülerinin tamamı şikayetçi. Geçenlerde bir kardeşimiz aradı. Yoldaki rögar kapaklarını teker teker saymış. Ne yalan söyleyeyim bir an önce caddeyi bitirme gayretinden bir kez olsun saymak aklıma gelmedi. Çevre kontrolünü elden kaçırmamak da var tabi. Tam tamına elli dört tane kapak itinayla yola yerleştirilmiş. Rutin olarak ilerleyip sağ çizgiden ve yahut da sol çizgiden gitmiş olsanız da tekerleklerinizin kapakları ıskalama şansı asla yok. Siz aracınıza refleks yaptırıp kaçırmadıktan sonra. Ölçüp biçseler bu kadar tutturamazlardı herhalde. Araçların ön takımı, motor ve elektrik aksamı, tekerleklerin bilye mekanizmaları, amortisörler her otuz metrede istikrarlı bir şekilde darbe alıyor. Bazılarının yol kotuyla arasında olan derinlik farkı araç içinden kuvvetli bir şekilde hissediliyor. Seyir halinde çukura girip çıkıyorsunuz! Motivasyonunuz kayboluyor. Dikkatiniz dağılıyor. Yol konforunuzun elinizden alınıyor. Aracınızda yarın öbür gün çıkacak arızalar moralinizi bozuyor. Her şey ithal sonuçta değil mi? Dolar da sürekli yükseliyor! Oysaki devletimizin politikaları arasında cari açıkla mücadele var diye biliyoruz. Acaba buradaki yöneticilerin haberleri mi yok? Kazaya davetiye çıkartılıyor.
Bana kapak rakamını söyleyince (54) plaka yapmışlar herhalde dedim. Çözüm üretilemeyince mizaha takılıyor düşünceleriniz. Caddenin ismi de “İzmit” olunca! İster istemez çağrışım yapıyor. Bir yandan da sağ lobunuz farklı şeyler üretiyor. İzmit olmuş, Avrupa şehri. Sokaklar, caddeler, köprüler, ana arterler bir içim su. Genişletilmiş, planları yapılmış, yaya, bisiklet ve araç yolları ayrılmış, ışıklandırılmış, güven içerisinde ilerleme algısı sunulmuş. Acaba neden bu pozitifliğinden ilham almamışız da mantar gibi su, kanalizasyon, telefon ve diğer altyapı unsurlarının kapaklarını caddeye teker teker numaralandırmışız.
Sorgulamadık hiç! Bu caddeye bu kadar düşük kapasiteli hastane yapılır mı diye? Ne girişi ne de çıkışı var! Sorgulamadık hiç! Sapanca’nın genelinde üç kat imar izni varken TOKİ’nin yaptığı beş katı! Soğuk savaş döneminin mimarisini, ruhsuz estetiğin getirisini! Birkaç blok yapsalar iyiydi, onlarca yaptılar! Düşünemedik hiç, trafik kilitlenir mi? Bu kadar insan hangi yolu kullanacak? Alternatif üretilemedi bir türlü! Evet, Hastane bölümünün ivedilikle bir döner kavşağa ihtiyacı var. Zamane yöneticileri sık sık balkan gezileri yaparken gözden kaçırmış olmalılar bu ihtiyaçları! Caddenin boydan boya ışıklandırılması gerek. Turizm ilçesiymişiz. İlçe girişimiz maden ocağı karanlığında. Göz gözü görmüyor. Pardon loş sedalı romantizm de turizmin bir parçasıydı değil mi? Şu çarşı içinde kullanılan otoban direklerinden buraya lazım! Kapaklar! SASKİ ve diğer kurumlar biran önce müdahale etmeliler.
Caddeye bağlanan sokak yolları elden geçirilmeli kör noktalar ortadan kaldırılmalı! Çağın ve hızlı akan yaşamın koşullarına uyum sağlamalı bu doğru parçası! Her ne kadar toplum menfaatperestliğin içerisinde boğulmuş olsa da yine biz doğru olanları söylemekle mükellefiz. Azınlık kalsak da doğru bildiğimizi haykırmalıyız.
La Edri’nin deyimiyle “Makamlar insanlara değil, insanlar makamlara şeref kazandırır”. Liyakatli, kapasiteli, donanımlı, ferasetli ve en önemlisi vatanını gerçekten seven idarecilere en fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz! Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder