Yalı manzaralı Sapancaspor!


Sakaryaspor müsabakasının aynı gün ve aynı saatte denk gelmesine rağmen Sapanca Atatürk Stadyumunun koltukları oldukça doluydu. Bu halk Sapancaspor’u çok seviyor. Sapancaspor haftalardır galip gelmeyi başarıyor. Galip geldikçe tribünlerdeki heyecan yükseliyor. Takipçi sayısı artıyor.

Sapancaspor, Yalı müsabakasına tutuk başladı. Yalı, deplasman takımı olmasına rağmen ilk dakikalarda sanki ev sahibi takımmış gibi üzerimize akın akın gelmeye başladı. Oyun dengelenince karşı kalede etkin olmaya başladık. Aykut, son yıllarda bu liglerde görüp görebileceğimiz nadir gollerden birini atarak takımımızı öne geçirdi. Muhteşem bir goldü. Golü attıktan sonra takımda hızlı bir gevşeme başladı. Kronik bir hastalık halini almaya başlamış gibi. Oyundan koptuk. Rakip, oyunun hakimiyetini ele geçirdi. Rakibi önde karşılayamayınca, top yarı sahamızda dönüp dolaşmaya başladı. İleri uç oyuncularının beceriksizliği bizim lehimizeydi. Baskı yediğimiz dakikalarda defanstan çıktığımız uzun topta ileri uç oyuncumuz Ahmet kaleciyle birdenbire karşı karşıya kaldı. Bir forvet oyuncusunun yapmaması gereken paniği yaptı. Zamanlamayı tutturamadı. Ne feyk gösterdi ne de kaleciyle göz göze geldi. İki olup maç bitecekken rakip maça yeniden ortak oldu. İlk yarı tamamlanıp soyunma odalarına doğru ilerlenirken ikinci yarı için hiç iyi sinyaller vermiyorduk.

İkinci yarıya tükenmiş bir takım edasıyla başladık. Kimsenin adım atacak hali yoktu. Topu rakip sahaya atabilecek güçten düşmüştük. Kontrolsüzlüğün getirdiği psikolojiyle tehlike arz etmeyen bir pozisyonda penaltıya sebebiyet verdik. Golü yedik. Sanki ağırbasan çökmüştü üzerimize. Gel gelelim tribünümüz de sahadakileri canlandırmak için bir çaba göstermiyordu. Bu sezon işler tersine dönmüş halde. Sahadakiler, tribündekileri hareketlendiriyor. Yalı, kalemizi kumsala çevirdi. Pozisyon üstüne pozisyon veriyorduk. Adamlar ellerini kollarını sallaya sallaya ceza sahamıza iniyorlardı. Çok geçmeden ikinci golü kalemizde gördük. Doğrusu ümitlerimizi ortaya konan oyundan ötürü yitirmek üzereydik. Tam bu dakikalarda kenar yönetimi sahanın durumuna hamle yaptı. Kenar çizgide oynayan Bedirhan ortaya, Şenol öne sürüldü. Değişiklikler hızlı bir toparlanma getirdi. Takımın kafasını kaldırmasıyla birlikte eş zamanlı Bedirhan müthiş bir gole imza attı. Harika bir vuruş yaptı. Gidecek maçı çevirdi. Golün getirdiği sinerji tribünleri hareketlendirdi. İshak, kendini göstermeye başladı. Daha fazla boş alan yakaladı. Kazandığımız serbest vuruşta milimetrik duran top kullandı. Kesme tek kelime ile fevkaladeydi. Kamil’e sadece dokunmak kaldı. Birkaç dakikada yeniden dirildik. Rakip kaleye dört kere gidip üç kere filelelerini havalandırdık. Sapancaspor formasının ve isminin büyüklüğünün kattığı özgüven tartışılmaz. Bitiş düdüğünün çalmasıyla rahat bir nefes almış olduk.

Gelelim Sapancaspor’un genel durumuna. Play off’lardaki çata çat müsabakaları düşünürsek, takım üzerine koymayı bir türlü başaramıyor. Müzmin problemler aynı şekliyle devam ediyor. Defans bloğumuz, adam paylaşımında, yer tutmada, kademe anlayışında, topu oyuna sokmada, hamle önceliğinde yetersiz kalıyor. Kenar oyuncularımız belli bir sisteme dahil olamıyor. Orta bloğumuz varlık göstermekte güçlük çekiyor. Oyunu tutamıyor, ağırlık koyamıyoruz. Forvet hattımız zayıf. Her şeye rağmen gol bulabiliyor ve maçı çevirebiliyoruz. Bunun yegane sebebi de etkili ayaklara sahip oluşumuzdan kaynaklanıyor. Oynadığımız son üç maç, Dereköy-Harmanlık ve Yalı. Verilen onlarca pozisyon. Oyundan düşülen tonlarca dakika. Kalemizde gördüğümüz goller. Kolektif futbol oynayamıyoruz. Dişlileri takır takır çalıştıramıyoruz. Varlığımızı rakibe hunharca hissettiremiyoruz. Kaza bela kazanmaya devam ediyoruz. Kazanıyor olmaktan elbette rahatsız değiliz. Fakat biliyoruz ki çekirgenin de bir sıçrama sınırı var. Devre arasına, hatta grup maçlarını kadar böyle gidebiliriz. Beis yok. Play off’lara katılmamız bir başarı değil.

Bal’a tekrar döneceksek yapılması gerekenleri yapmalıyız. Nitelikli takviyeler şart. Takımdaşlığı ve bütünlüğü açığa vurdurmalıyız. Kulağımıza takım içerisinde yaşanan huzursuzluklar geliyor. Sapancaspor büyük camiadır, kendi içinde bu tür durumları eritir. Pek önemsemiyorum. Fakat uyarıyorum, bu tür vakalar mahrem odanın dışına çıkmasın. Çıkıyorsa, çıkaranlara, çıkmasına müsaade edenlere ve yayılmasına engel olamayanlara hesabı ivedilikle ödetilsin. Aslolan Sapancaspor’dur. Diğer tüm unsurlar fanidir. Bu böyle biline. Şu şiddetten beslenme biçimi bizim doğamızla pek uyumlu bir şey değil. Bertaraf edelim. Konusunu dahi etmeyelim. Bu haftaya değer söyleyebileceğimiz bir şey varsa o da belki de yıl boyunca görebileceğimiz üç eksantrik golü bir doksan dakikaya sığdırmış olmamızdır. Tebrikler. Yalı manzaralı haftaların devamı dileğiyle. Sağlıcakla kalın.
  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Sadettin Tantan"

“Stad yerinde ağırdır” (Butik Stadyum)

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü Sapancalılar kurdu!