Halkın haklı talebi
Haftalarca yazdık. Enine boyuna masaya yatırdık. Sapanca
ilçesinin ve halkının yaşam kalitesini düşüren yapısal manada birçok faktörün
çözüm beklediğini yüksek sesle vurguladık. Dile getirdik. Biz söyledikçe bir
kulaktan girdi diğer kulaktan çıktı. Herhangi bir önlem ne alındı ne de
alınmaya teşebbüs edildi. Ortada çok büyük bir sorunun olduğu aşikar. Daha da
vahimi, sorunlar silsilesi birbirine doğru yanaşmaya ve iç içe geçmeye başladı.
Ana arterler trafiği, trafolar enerji yükünü, yamaçlar betonlaşmayı, kıyılar yapılaşmayı, sokaklar gürültüyü, iyi niyetler suiistimalleri, sonbahar ve kış mevsimi dibe vuran ekonomiyi, otoritesizlik başıboşluğu kaldırmıyor, kaldırmayacak da.
Popülist politikalar göz boyamaktan öteye geçemiyor. Yıllardan beridir süregelen problemler söz misali damlaya damlaya göl oldu. Sözüm ona gelelim şu bürokratlara. Seçilmişlere, göreve layık görülmüşlere ve atanmışlara. Devlet aciz değildir! Sadece çalıştırılamayan mekanizmalar vardır. İki sanayi şehrini ve iki metropolü birbirine bağlayan ve her yıl yüzbinlerce turiste ev sahipliği yapan bir lokasyonun haklı talepleri nasıl olur da yıllardır göz ardı edilebilir? Yıllanmış bir mesele haline dönüşmüş olan İzmit Caddesinin genişleme ihtiyacı daha ne kadar sümen altında tutulabilir?
Yazımı kaleme aldığım dakikalarda Pamukova – Kartepe dağ yolunu kullanıyordum. Büyük bölümü Kocaeli sınırları içerisinde bulunan Sultaniye köyü iç yolunun güzergahından ilerlerken Hayrettin, Çilekli, Sultaniye, Pazarçayırı ve Mesruriye köylerini ardınızda bırakıyorsunuz. Hayretler içerisinde kalıyorsunuz. Yolun genişliği, güvenliği ve asfalt kalitesi emin olun Yanık – Kırkpınar istikametindeki güzergâhtan eksik kalır cinsten değil. Dağ yolu nerede, metropolleri birbirine bağlayan, milyonlarca TL’ye konutlar satılan, her gün yeni turizm yatırımlarının arttığı bölgenin yolları nerede? Kıyaslama yapmak bile mümkün değil! Gelişmiş ülkelerde insan ölümleri olmadan önlemler ve tedbirler alınıyor.
Eğitimli insan sayımızın arttığından, kişi başına düşen milli gelir ve refah seviyesinin yükseldiğinden, yeni istihdam alanlarının oluşturulduğundan, duble yolları birbir açtığımızdan bahsedip duruyoruz. Fakat üç beş kilometre yolu kamulaştırmaya para bulamıyoruz. Bölüm bölüm istimlak planlansa, üç beş yıla yayılsa yine de mi çözüme kavuşmaz? 3 Ağustos 2018’deki yazımda ilgili kurumların tamamına seslendim. Sapanca Belediyesi, Sapanca Kaymakamlığı, Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Sakarya Valiliği, Karayolları Genel Müdürlüğü, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı. Birinden biri bir adımı başlatmış olsa gerisi gelmez mi sanıyorsunuz?
Cepte beş kuruş para yokken mahalleli cami derneği kuruyor. Bakmışsınız kısacık zamanda temel açılıyor, inşaat ve minare yükseliyor, mermerler ve çiniler işleniyor, halıfleksler döşeniyor, mihrap ve minberde el oymacılığı sergileniyor, şadırvanlar yapılıyor, bahçe düzenlemeleri tamamlanıyor, ibadete açılıyor, abdestler alınıyor, ezanlar arşa yükseliyor. Oysa ki tüm bu evrelerden geçmek için yola çıkıldığında ceplerde meteliğe kurşun atılıyor! Günlük yaşantınızda defalarca şahit olmuyor musunuz anlatmış olduğum silsileye. Adım atmadan önce sorumluluk alınıyor ve besmeleyle yola çıkılıyor. Çünkü biliniyor, bir şekilde arkasının geleceği. Millet olarak hassas olduğumuz nadide amellerden bir tanesi. Sadaka-i cariye. İnancımız gereği câmi ve mescidler, mektep ve medreseler, yollar ve köprüler, çeşmeler ve sebiller, hanlar ve hamamların yapımında katkısı olanların amel defterleri kapanmaz. Kısacası yukarıda saydığım yatırımların hangisine ne şekilde başlarsanız başlayın bir şekilde bu ülkede tamamlanır. İbadethane yapan bu millet, yol da yapar havalimanı da. Yeter ki içten ve samimi olun. Can boğaza gelmeden vatandaşı dikkate alın.
İzmit Caddesi’nde ardı ardına gelen trafik kazalarının elim sonuçlara neden olması neticesinde Kurtköy Mahallesi sakinleri bir araya gelerek, alınamayan önlemlerin ilgililerine seslerini duyurmak istediler. 15 Eylül gecesi hiçbir yere zarar vermeden, yasa ve kanunları çiğnemeden taleplerini ilgili mecralara ulaştırdılar. Başarılı da oldular. Bu ilçede sorunları çözebilmek için illa ki insanların ölmesi, halkın bir araya gelerek protesto etmesi ve yüksek sesle ilgilileri davet etmesi mi gerekli? Yöneticilerin asli görevi, halkın haklı taleplerini kimsenin bağrını yakmadan çözüme kavuşturmak değil midir? İyi yönetilebilen, sorunları asgariye indire bilinen, korunan kollanan, geleceği planlanan, ilmik ilmik işlenen ve yaşanılabilir hale getirilen bir Sapanca hepimizin tek arzusu. Sağlıcakla kalın.
Ana arterler trafiği, trafolar enerji yükünü, yamaçlar betonlaşmayı, kıyılar yapılaşmayı, sokaklar gürültüyü, iyi niyetler suiistimalleri, sonbahar ve kış mevsimi dibe vuran ekonomiyi, otoritesizlik başıboşluğu kaldırmıyor, kaldırmayacak da.
Popülist politikalar göz boyamaktan öteye geçemiyor. Yıllardan beridir süregelen problemler söz misali damlaya damlaya göl oldu. Sözüm ona gelelim şu bürokratlara. Seçilmişlere, göreve layık görülmüşlere ve atanmışlara. Devlet aciz değildir! Sadece çalıştırılamayan mekanizmalar vardır. İki sanayi şehrini ve iki metropolü birbirine bağlayan ve her yıl yüzbinlerce turiste ev sahipliği yapan bir lokasyonun haklı talepleri nasıl olur da yıllardır göz ardı edilebilir? Yıllanmış bir mesele haline dönüşmüş olan İzmit Caddesinin genişleme ihtiyacı daha ne kadar sümen altında tutulabilir?
Yazımı kaleme aldığım dakikalarda Pamukova – Kartepe dağ yolunu kullanıyordum. Büyük bölümü Kocaeli sınırları içerisinde bulunan Sultaniye köyü iç yolunun güzergahından ilerlerken Hayrettin, Çilekli, Sultaniye, Pazarçayırı ve Mesruriye köylerini ardınızda bırakıyorsunuz. Hayretler içerisinde kalıyorsunuz. Yolun genişliği, güvenliği ve asfalt kalitesi emin olun Yanık – Kırkpınar istikametindeki güzergâhtan eksik kalır cinsten değil. Dağ yolu nerede, metropolleri birbirine bağlayan, milyonlarca TL’ye konutlar satılan, her gün yeni turizm yatırımlarının arttığı bölgenin yolları nerede? Kıyaslama yapmak bile mümkün değil! Gelişmiş ülkelerde insan ölümleri olmadan önlemler ve tedbirler alınıyor.
Eğitimli insan sayımızın arttığından, kişi başına düşen milli gelir ve refah seviyesinin yükseldiğinden, yeni istihdam alanlarının oluşturulduğundan, duble yolları birbir açtığımızdan bahsedip duruyoruz. Fakat üç beş kilometre yolu kamulaştırmaya para bulamıyoruz. Bölüm bölüm istimlak planlansa, üç beş yıla yayılsa yine de mi çözüme kavuşmaz? 3 Ağustos 2018’deki yazımda ilgili kurumların tamamına seslendim. Sapanca Belediyesi, Sapanca Kaymakamlığı, Sakarya Büyükşehir Belediyesi, Sakarya Valiliği, Karayolları Genel Müdürlüğü, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı. Birinden biri bir adımı başlatmış olsa gerisi gelmez mi sanıyorsunuz?
Cepte beş kuruş para yokken mahalleli cami derneği kuruyor. Bakmışsınız kısacık zamanda temel açılıyor, inşaat ve minare yükseliyor, mermerler ve çiniler işleniyor, halıfleksler döşeniyor, mihrap ve minberde el oymacılığı sergileniyor, şadırvanlar yapılıyor, bahçe düzenlemeleri tamamlanıyor, ibadete açılıyor, abdestler alınıyor, ezanlar arşa yükseliyor. Oysa ki tüm bu evrelerden geçmek için yola çıkıldığında ceplerde meteliğe kurşun atılıyor! Günlük yaşantınızda defalarca şahit olmuyor musunuz anlatmış olduğum silsileye. Adım atmadan önce sorumluluk alınıyor ve besmeleyle yola çıkılıyor. Çünkü biliniyor, bir şekilde arkasının geleceği. Millet olarak hassas olduğumuz nadide amellerden bir tanesi. Sadaka-i cariye. İnancımız gereği câmi ve mescidler, mektep ve medreseler, yollar ve köprüler, çeşmeler ve sebiller, hanlar ve hamamların yapımında katkısı olanların amel defterleri kapanmaz. Kısacası yukarıda saydığım yatırımların hangisine ne şekilde başlarsanız başlayın bir şekilde bu ülkede tamamlanır. İbadethane yapan bu millet, yol da yapar havalimanı da. Yeter ki içten ve samimi olun. Can boğaza gelmeden vatandaşı dikkate alın.
İzmit Caddesi’nde ardı ardına gelen trafik kazalarının elim sonuçlara neden olması neticesinde Kurtköy Mahallesi sakinleri bir araya gelerek, alınamayan önlemlerin ilgililerine seslerini duyurmak istediler. 15 Eylül gecesi hiçbir yere zarar vermeden, yasa ve kanunları çiğnemeden taleplerini ilgili mecralara ulaştırdılar. Başarılı da oldular. Bu ilçede sorunları çözebilmek için illa ki insanların ölmesi, halkın bir araya gelerek protesto etmesi ve yüksek sesle ilgilileri davet etmesi mi gerekli? Yöneticilerin asli görevi, halkın haklı taleplerini kimsenin bağrını yakmadan çözüme kavuşturmak değil midir? İyi yönetilebilen, sorunları asgariye indire bilinen, korunan kollanan, geleceği planlanan, ilmik ilmik işlenen ve yaşanılabilir hale getirilen bir Sapanca hepimizin tek arzusu. Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder