Sapanca’nın çözüm bekleyen büyük sorunları!
Yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte Sapanca’nın yıllardır
bir türlü çözüme kavuşturulamayan belli başlı kalıtsal sorunları baş göstermeye
başladı. Kış aylarında ortalama 40 bin nüfusa sahip olan ilçemiz, ilkbahar ve
yaz aylarında adeta nüfus patlamasına sahne oluyor. Yeni bir gelişme mi? Tabii
ki hayır! Özellikle otobanın Sapanca’dan geçtiği dönemden bu yana her yıl aynı
sahne yaşanıp duruyor. Peki, her yıl şahit olduğumuz bu tablo için önlemler
geliştirebiliyormuyuz? İlçede insan
sayısı artınca otomatikman otomobil sayısı da doğru orantıyla artıyor. Yanık’tan
başlayan Sapanca’nın içerisinden geçerek Arifiye Gölpark’a kadar giden ana
karayolumuz maalesef trafik yükünü kaldırmıyor. Artan araç trafiğiyle birlikte
park sorunu da ciddi boyutlara ulaşıyor. Gogıl mepsi açtım ve yüzeysel olarak
ölçtüm. Yanıktan, Gölpark’a 15
kilometrelik mesafe var. Topu topu 15 kilometre. Ana cadde de vızır vızır araç
işlerken tali yollardan caddeye dahil olmak ya da yaya olarak karşıdan karşıya
geçmek büyük risk taşır hale geldi. Kırkpınar ışıklar, Mahmudiye çıkışı,
Hastane bölgesi, Köprübaşı civarı, Kemer Caddesi, Adapazarı yönünden Sapanca
girişi özellikle hafta sonları tam keşmekeş. Çarşı içini ve sahil bandı giriş
çıkışlarından hiç bahsetmeyelim! Koskoca Sapanca sahiline 2,5 metre yükseklik 5
metre genişlikteki tren yoluna ait yağmur kanalından inip çıkıyoruz!
Yeme içme, konaklama ve inşaat yatırımları her geçen gün artarken yollarımız genişlemiyor ve aksine daralıyor. Davos yolunda ilerlediğimizi söyleme dökerken araç park edecek alanları dahi planlayamadığımızdaki çelişkiyi nasıl ifade edeceğiz? Devletimiz ülkemizin her köşesini duble yollarla örerken! Trafik kargaşasının daha fazla detaylarında boğulmayalım.
İlçemizin her noktası drift alanına dönüşüverdi. Şahin görünümlü doğanlar, harley davidson görünümlü mobiletler sokaklarımızı esir aldı. Abartı egzozlar. Kavşaklarda el freni çekik halde deli dumrul gibi döndürülerek lastiklerinden buram buram duman çıkartılan modifiyeli araçlar. Sessiz sakin bir ortamda otururken bir anda psikolojinizin alt üst olması. Hasta yatağında olan, bebeğini uyutmaya çalışan, sabah işe kalkacak olan, dinlenmek için kafasını yastığa koyan, ders çalışan, proje üzerinde dirsek çürüten kimin umurunda. Gürültü terörü sokaklarımızda cirit atıyor ve sadece dinliyoruz. Tümsek ve setlerin çözüm olmadığını anladığımızda ufak bir adım atmış olabiliriz.
TOKİ bölgesinde hafta içi hafta sonu saat ayarı fark etmeksizin bitmek bilmeyen eğlenceler. Açık alanlara monte edilerek buffer ve anfi ayarları yükseltilmiş kolonlardan tüm bölgeye yapılan canlı yayınlar. Sınır tanımayan desibeller. Gecenin yarısında düğün sahibine takılan hediyeleri ve şerefine istek yapılan şarkıların diyaloğuna şahit olmak. Mahalle ayırt etmeksizin akla izana gelmeyen silah sesleri. Çatınıza yağan saçmalar. Zaman kavramından muaf. Mücavir alan içerisinde meskun mahalde barutu kendince havaya doğru ateşlediğinde kurşunun yorgun argın halde bir vatandaşın üzerine düşüp düşmemesi göz göre göre yaşamı tehlikeye düşürmesi, silahı atarken aldığı keyif ve zevk kadar değerli mi?
İlçe hastanesinin giriş çıkış bölümüne tasarlamayı beceremediğimiz kavşak. Kimin nereden çıkacağını ya da birden bire dönebileceğini altıncı hislerle önceden kestirebilmek.
Başıboş köpeklerin hükümdarlığını ilan etmesi. Dokunulmazlıkları var. Belli bölgelerde toplanmış olmaları ve çevreye korku salmaları. İnsanların hizmetine hatta turizme kazandırılmasını düşündüğümüz derelerin ıslah edilmesi yerine çöplüğe dönüşmüş olması. Derelerimiz moloz atıklarının yanı sıra her türlü ikinci el beyaz eşya, mobilya, her boy araç lastiği ve buna benzer işe yaramayan alet ve hırdavatla doldurulmuş olması. Hiçbir emek vermemiş olmamıza rağmen pınarlardan çıkıp hayat kaynağımız olan kaynak sularımıza dahi sahip çıkamıyoruz. Kirletmekte boyut tanımazken, önlem noktasında sadece seyirci kalıyoruz.
Bürokrasimizin zirvesine kadar konu olan yeşillik alanlarda yapılan inşaatlar. Körfez ülke vatandaşlarının bölgemize olan ilgileri. Arapların ceplerinde gittikleri her yere çölü taşıdıklarını gözden kaçırmayalım! Zaman zaman hunharca olan istek ve arzularına teslim olmayalım! Düzen ve nizamı biz koyalım ki Samanlı kırlaşmasın. Aksi halde kontrolsüz ilerleyen bu furyada Samanlı da kendine düşen payı almış olacak. Yöneticiler koltuğun toplumda sadece cebinin derdine düşerse, düzen ve nizam ortadan kalkar. Egoistlik ve bencilliğin kabul gördüğü ortamda sorunlar yumak halini alır ve kördüğüme döner.
Ortaya irade koyalım, tasarlayalım, planlayalım, geliştirelim, tavizi mümkün olduğunca ortadan kaldıralım, uygulayalım ve sonuçlarını ağır ağır alalım. Sistemsizliğin sisteme dönüşmesine müsaade etmeyelim! Sağlıcakla kalın.
Yeme içme, konaklama ve inşaat yatırımları her geçen gün artarken yollarımız genişlemiyor ve aksine daralıyor. Davos yolunda ilerlediğimizi söyleme dökerken araç park edecek alanları dahi planlayamadığımızdaki çelişkiyi nasıl ifade edeceğiz? Devletimiz ülkemizin her köşesini duble yollarla örerken! Trafik kargaşasının daha fazla detaylarında boğulmayalım.
İlçemizin her noktası drift alanına dönüşüverdi. Şahin görünümlü doğanlar, harley davidson görünümlü mobiletler sokaklarımızı esir aldı. Abartı egzozlar. Kavşaklarda el freni çekik halde deli dumrul gibi döndürülerek lastiklerinden buram buram duman çıkartılan modifiyeli araçlar. Sessiz sakin bir ortamda otururken bir anda psikolojinizin alt üst olması. Hasta yatağında olan, bebeğini uyutmaya çalışan, sabah işe kalkacak olan, dinlenmek için kafasını yastığa koyan, ders çalışan, proje üzerinde dirsek çürüten kimin umurunda. Gürültü terörü sokaklarımızda cirit atıyor ve sadece dinliyoruz. Tümsek ve setlerin çözüm olmadığını anladığımızda ufak bir adım atmış olabiliriz.
TOKİ bölgesinde hafta içi hafta sonu saat ayarı fark etmeksizin bitmek bilmeyen eğlenceler. Açık alanlara monte edilerek buffer ve anfi ayarları yükseltilmiş kolonlardan tüm bölgeye yapılan canlı yayınlar. Sınır tanımayan desibeller. Gecenin yarısında düğün sahibine takılan hediyeleri ve şerefine istek yapılan şarkıların diyaloğuna şahit olmak. Mahalle ayırt etmeksizin akla izana gelmeyen silah sesleri. Çatınıza yağan saçmalar. Zaman kavramından muaf. Mücavir alan içerisinde meskun mahalde barutu kendince havaya doğru ateşlediğinde kurşunun yorgun argın halde bir vatandaşın üzerine düşüp düşmemesi göz göre göre yaşamı tehlikeye düşürmesi, silahı atarken aldığı keyif ve zevk kadar değerli mi?
İlçe hastanesinin giriş çıkış bölümüne tasarlamayı beceremediğimiz kavşak. Kimin nereden çıkacağını ya da birden bire dönebileceğini altıncı hislerle önceden kestirebilmek.
Başıboş köpeklerin hükümdarlığını ilan etmesi. Dokunulmazlıkları var. Belli bölgelerde toplanmış olmaları ve çevreye korku salmaları. İnsanların hizmetine hatta turizme kazandırılmasını düşündüğümüz derelerin ıslah edilmesi yerine çöplüğe dönüşmüş olması. Derelerimiz moloz atıklarının yanı sıra her türlü ikinci el beyaz eşya, mobilya, her boy araç lastiği ve buna benzer işe yaramayan alet ve hırdavatla doldurulmuş olması. Hiçbir emek vermemiş olmamıza rağmen pınarlardan çıkıp hayat kaynağımız olan kaynak sularımıza dahi sahip çıkamıyoruz. Kirletmekte boyut tanımazken, önlem noktasında sadece seyirci kalıyoruz.
Bürokrasimizin zirvesine kadar konu olan yeşillik alanlarda yapılan inşaatlar. Körfez ülke vatandaşlarının bölgemize olan ilgileri. Arapların ceplerinde gittikleri her yere çölü taşıdıklarını gözden kaçırmayalım! Zaman zaman hunharca olan istek ve arzularına teslim olmayalım! Düzen ve nizamı biz koyalım ki Samanlı kırlaşmasın. Aksi halde kontrolsüz ilerleyen bu furyada Samanlı da kendine düşen payı almış olacak. Yöneticiler koltuğun toplumda sadece cebinin derdine düşerse, düzen ve nizam ortadan kalkar. Egoistlik ve bencilliğin kabul gördüğü ortamda sorunlar yumak halini alır ve kördüğüme döner.
Ortaya irade koyalım, tasarlayalım, planlayalım, geliştirelim, tavizi mümkün olduğunca ortadan kaldıralım, uygulayalım ve sonuçlarını ağır ağır alalım. Sistemsizliğin sisteme dönüşmesine müsaade etmeyelim! Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder