Sapanca’da Yüzme Yarışları


Çok ama çok eski bir geleneğimiz hayat buluyor. Unutulmaya yosun tutmuş kimliğimiz canlanıyor. Aslımıza, özümüze adım adım yaklaşıyoruz. Eski günleri arzuluyoruz. Bakirliği özlüyoruz. Sonbaharda kahverengiye bürünmüş doğamızı, ıhlamurun, kestanenin ta kendisini, kışın lapa lapa yağan karı, akşam ezanıyla tarlalara inen çullukları, çamaşır leğeni ve ipinden yaptığımız kapanları, cayır cayır yanan sobanın üzerinde kızarttığımız tereyağlı ekmekleri, yoğun kar yağışı nedeniyle eğitim öğretime bir gün ara verildiği haberlerini, ilkbaharda açan çiçekleri, güneşin apayrı doğduğu sabahları, dallarına sığmayan meyve ağaçlarını, papatyaları, derelerimizden şırıl şırıl akan kar sularını, yazla gelen mahalle turnuvalarını, sabahtan akşama kıyısından ayrılmadığımız yüzmeye doyamadığımız gölümüzü,  ekmek arası domates peynirle geçirdiğimiz o bitmek bilmeyen günlerimizi derin bir iç çekerek yad ediyorum. Sapanca İlçe Spor Müdürlüğümüz nezdinde Sayın Mehmet Uçar bir ilke daha imza atmaya gün sayıyor.

Bir asır öncesine dayanan karşıdan karşıya Sapanca Gölü yüzme yarışları geleneği Ramazan Bayramı sonrasında Temmuz Ayı içerisinde start alıyor. Sapanca Belediyesi ve Yüzme Federasyonunda katkılarıyla ulusal çapta ses getirecek bir organizasyona şahit olacağız. Bedenler suyla buluşacak. Sapanca gölü birkaç günlüğüne de olsa gerçeğine dönecek. Gölümüz 1000’e yakın yarışmacının katılımıyla ülkemizin en büyük halka açık yarışlarından birine ev sahipliği yapacak.  Eşme’den verilecek start Kırkpınar’da son bulacak. Büyüklerimiz anlatırdı; eskiden yapılan bu yarışlara formaliteden katılıp da sırtlarına yükleyip getirdikleri karpuz ve kavunları, kıyıya ulaştıklarında hemen oracıkta kesip de buz gibi herkese pay ettikleri sulu sulu dilimleri. Vay be ne günlermiş.

Evliya Çelebi’nin seyahatnamesini okumayanız yoktur. Dünya’nın gelmiş geçmiş bilinen en önemli seyyahlarından biri olan Evliya Çelebi Seyahatname’sinde Sapanca’yı böyle anlatıyordu. Sapanca Gölünün çevresi 24 mil`dir.  Dört çevresinde kasaba gibi yetmiş altı köy vardır. Rüstempaşa bir han yaptırmıştır ki 170 ocaktır. Latif bir cami bir hamamı, güzel bir çarşısı vardır. İmaretleri gök kurşun ile örtülüdür. Bin kadar kiremit örtülü evi vardır. İmaretleri hep Koca Sinan yapısıdır. Bir Pertev Paşa Hanı var, o da Mimar Sinan işidir. Cümle halkı bu haliçin suyundan içtiklerinden yüzlerinin rengi kırmızıdır. Ürünleri çok ise de, bağları yoktur. Bahçeleri hadden aşkındır. Bu gölün kenarında bir tür kavun ve karpuz olur ki, ancak ikisini bir eşek çekebilir. Bu göl içinde seksen pare (parça) kayık ve çırnaklar (tahıl kayığı) vardır ki, köyden adam, kereste ve eşya götürürler. Bu gölde bulunan yetmiş, seksen çeşit balıktan avlanıp kar ederler. Alabalığı, sazan balığı, turna balığı gibi tatlı su balıkları gayet lezzetli olur. Gölün derinliği ekseri yerlerinde yirmi kulaçtır. Suyu gayet saf ve berraktır. Kıyısında olan köylerin kadınları elbise yıkadıklarında asla sabun sürmezler. Methedilecek şeylerinden beyaz kirazı meşhurdur. Hamamın dibinde bir ekmekçi dükkanı vardır. Sabanca Somunu adı ile her tarafta şöhret bulmuştur. Bu gölün doğusunda iki saat uzaklıktan Sakarya Nehri geçer. Kocaeli`nde İrva Kasabası kenarında Karadeniz`e dökülür. Sakarya azıcık bir himmet ile bu göle akıtılabilir. Bu göl, İzmit Körfezine üç saat kadar yakın olduğundan ayağı İzmit Tuzlası önünde deryaya karışır. Hatta bir asırda bu gölü İzmit Körfezine katmak için yüzbinlerce kazma ve çapalı ırgat toplattırılmış ise de, İzmit Halkının buna birçok hazineler ve Nuh ömrü gerektirir diye gevşeklik göstermesi işin tamamlanmasına engel olmuş. Ama Sakarya Nehri bu göle, bu göl de İzmit Körfezine karıştırılırsa Bolu`ya kadar beş konaklık yer mamür olurdu.

Dünya tarihine mal olmuş bu seyahatnamede yer alan Sapanca ve Sapanca halkı maalesef ilçemize gelen yerli ve yabancı turistlere bu zengin tarihi sunmakta yetersiz kalıyor. İlçemizde seyahatnamenin yayınlandığı bir nokta bile yok. Birçok defa bu konu hakkında görüş ve öneride bulundum. Evliya Çelebi’nin Sapanca için kaleme aldığı satırlar Sapanca’nın en önemli lokasyonlarında panoramik tablolarla, resimsel galerilerle, çerçevelenmiş sanatsal yazılarla, ışıklı tabelalarla, figürlerle sergilenmelidir. Kaynağı ve gerçeği olmayan hikayelerle Sapanca’yı tanıtmaktan vazgeçmeliyiz. Bir kez daha üzerine basarak söylüyorum, Evliya Çelebi’nin seyahatnamesi Sapanca’da mutlak suretle taht köşesinde kendine yer bulmalıdır. İlgililerin dikkatine özenle sunulur. Bu vesileyle Sapanca Gölü yüzme yarışlarının gelenekselleştirilmesi Sapanca adına güzel ve haklı bir kazanım olacaktır. Sapanca halkını bu organizasyonu sahiplenip destek olmaya ve yaşatılmasına katkı sunmaya davet ediyorum. Sapanca İlçe Spor Müdürlüğünü ve Sapanca Belediyesi’ni ortaklaşa yürüttükleri bu çalışmadan ötürü tebrik ediyorum.
Herkes şimdiden yarışlara hazırlansın diyorum. Gölün her noktası idman sahası. Bakalım kim karşıdan karşıya geçebilecek. Kavun ve karpuzları sırtlayıp getirebilecek. Sağlıcakla kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Sadettin Tantan"

“Stad yerinde ağırdır” (Butik Stadyum)

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü Sapancalılar kurdu!