Sapanca’nın Geleceğinde Çığır Açmalıyız!
Sapanca coğrafi ve nitelik olarak çığır açabilecek tüm imkanlara sahip. İlçenin kaynakları yerli yerinde kullanıldığında, plan ve projelendirilmesi profesyonel beyinler tarafından hazırlandığında, halk bütünüyle hareketin içerisine angaje olduğunda, aileler üzerlerine vazife olan sorumlulukları üstlendiğinde, ustalar, bilgi, birikim ve tecrübelerini yiğitlere aktardığında emin olun ki çığır açacak gelişmelerin ayak seslerini vurgulu ve görkemli bir şekilde duymaya başlayacağız. Sporun birleştirici, bütünleştirici ve kaynaştırıcı özelliği tüm toplum tarafından kayıtsız şartsız kabul görmektedir. Kişisel farklılıklar, karşıt görüşler, zıt karakterler, apayrı bedenler, birbirinden farklı diller sporsal faaliyetlerin getirmiş olduğu evrenselliğin çatısı altında bir ve beraber olabilmektedir. Sapanca hiçbir zaman ihtiyaç duymadığı kadar şimdilerde rol modellere ve kanaat önderlerine ihtiyaç duymaktadır. Bizlere düşen görev Sahra’daki kum fırtınaları ve kavurucu sıcakların amansız zorluğuna, olumsuz koşullarına teslim olmayıp, çölün nadide bir köşesinde bulunan vahaya ulaşabilmek için mücadele vermektir. Pes etmemektir. Korkmamaktır. Ürkmemektir.
Uçsuz bucaksız, kurak, susuz ve vahşi yaşamın hüküm sürdüğü alanlarda bile bir vahanın çıkageldiğini bir an olsun aklımızdan çıkarmamaktır. Malumunuz üzere dünya gençliği sosyal olamama, kendilerine sosyal alan açamama, kişisel gelişimlerini tamamlayamama, paydaş olamama, bireysel yaşama sıkı sıkı adapte olma gibi hastalıklarla karşı karşıyadır. Modern çağın bir getirisi olan psikiyatrik hastalıkların yıllara göre istatistiğine göz gezdirdiğimizde her yıl yeni zirvelere yelken açtığını net olarak görebilmekteyiz. Dünya’nın bu hale gelmesine sebep olan insanoğlu değil mi? Peki, her geçen gün üzerimize hızlıca yaklaştığını düşündüğümüz bu kasırgayı önleyebilmek için çaba sarfediyor muyuz? Kendimiz için olmasa da yeni nesiller için ne yapıyoruz? Acaba her şeyi devletten mi bekliyoruz? Kişisel ataletimizi yenebilmek için formüller geliştirebiliyor muyuz? Olan yada olması muhtemel tüm gelişmelere menfaat tandanslımı bakıyoruz! Sürekli eleştirsek de bir türlü menfaat çeteleşmesinin içinden neden çıkamadığımızı masaya yatırıyor muyuz? Öze dönme, tarihi ve kültürü içimizde yaşatabilme düşünselliğinden neden irkiliyoruz?
Modern köleliğinin baskıcı tutsaklığına haykırmak için neyin gelmesini bekliyoruz? Yıllardır ilçemizde futbol kulüpleri gençliğimizin sosyalleşmesinde lokomotif görevi gördüler. Gelişen teknolojiyle birlikte futbol bir endüstri haline dönüştü. İlçemizdeki kulüpler tam manasıyla bu dönüşüme adapte olamadılar. İlçe futbolu kötü ve sorumsuzca yönetilince insanlar futboldan uzaklaşmaya ve soğumaya başladı. Bu durum düzeltilemez mi? Elbette düzeltilebilir. Fakat yenilenebilir enerjimizi farklı branşlara aktarıp çoğunluğa yönelmemiz daha anlamlı olacaktır. Salon sporları ilçenin aradığı taze kan olarak imdadımıza yetişti. Haftalardır yazılarımda dile getirdiğim salon sporları konusunda niteliksel manada adımlar atıldı.
Yeni bir kulüp doğuyor. Yüzlerce genci sokaktan ve kötü alışkanlıklardan kurtaracak hamle hayata geçiyor. Sapanca bir nevi sporsal yüzünü mindere, potaya, fileye, rakete ve kuşağa çeviriyor. Tonlarca para akıtma külfetinden kurtuluyor. Bireye meslek kazandırabilme tekniğinin alt yapısı inşa ediliyor. İlçe Spor Müdürlüğümüz bünyesinde hayat 7/24 devam ediyor. Tesisler harıl harıl çalışıyor. İnsana yatırım yapılıyor. Reklam değil samimiyetler ön plana çıkıyor. Her bir çocuğu bir spor dalıyla tanıştırabilme seferberliği başlıyor. Yapılacak doğru hamlelerle Sapanca’nın ismini ülke çapında spor şehri olarak tanıtabiliriz. Geleceğin Sapancalılarına sporcu damgası vurabiliriz. Şimdiden geleceğin rol modelliğini bizler belirleyebiliriz. Bir çığır açabiliriz. Nasip olursa gelecek hafta sizlere, Sapanca’ya ve Sapancalıya mal olacak salon sporlarında ilçemizi temsilen faaliyet gösterecek olan kulübümüz hakkında geniş bilgi vereceğim. Şimdiden sizleri bu bünyede aktif rol almaya davet ediyorum.
Bu hafta Sapancaspor futbol takımı teknik direktörsüz ve yedek oyuncusuz gittiği Beylerbeyi deplasmanından eli boş döndü. Tüm çaba ve önerilerimize rağmen kulüp Belediye’ye teslim edilmedi. Haliyle refleks geliştirebilme imkanı doğmadı. Kulüp tüm kesimlerin umursamaz bakışları arasında uçuruma doğru ağır ağır sürükleniyor. İnisiyatif alması gerekenler kaçak güreşmeyi tercih ettiler.
Şahsım adına vicdan muhasebesi yaptığımda çok ama çok rahatım. Sapancaspor formasını yıllarca karşılıksız olarak taşımanın dışında kulübün kapısına kilit vurulacağı dönemlerde sahneye çıkarak, taşın altına gövdemizi sokma cihetini ortaya koyduk, üzerimize düşen vazifeyi maddi ve manevi olarak yerine getirdik.
2011 – 2012 ve 2013 – 2014 sezonlarında hangi şartlar altında nasıl bir misyon edindiğimizi tüm Sapancaspor taraftarı yakinen biliyor. Yüzüne bakılmayan çınarı kısacık zaman zarfında paylaşılamayan bir kulüp haline nasıl getirdiğimize herkes ayan beyan şahit oldu. Herkesin kaçtığı, dipsiz kuyu diye nitelendirdiği dönemde Sapancaspor armasını siyaset üstü bir platforma taşıyarak nasıl markalaştırdığımızı fark etmediniz mi? Tüm bunların olması için çabalarken, emek ve zaman kat ederken kişisel hayatta nasıl bir bedel ödendiğini de iyi bilenlerdeniz. Taşın üstüne taş koyarken, popülist politika ve reklam odaklı fiiliyatlardan uzak durmaktı bizim anlayışımız. Kulüp prestijli bir hale dönüşünce Sapancaspor başkanlığının kişisel CV’lere nasıl bir title kazandırdığını görmediniz mi? Sözüm ona maval okumak yerine söyleyecek bir sözü olanlar buyursun gelsin, kendilerini can kulağıyla dinleriz! Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder