Saç Baş Yolduk

Muhteşem seyirci, şaheser bir topluluk, pürüzsüz gökyüzü, ılıman hava, büyülü akustik, futbol eğlencesinin yaşanabileceği en güzel atmosfer Cumartesi günü Sapanca Atatürk Stadyumu’nda hep bir arada sahnelendi. Sapancaspor’un kritik bir müsabakaya çıkıyor olması, halkımızda karşılık buldu. Uzun bir aradan sonra organize olan taraftar grubumuz statta ki yerini aldı. Bu vesileyle de fark ettik ki, tekbir ağızdan çıkmışcasına yapılan komplike tezahüratlara, bestelere ve tüylerimizi diken diken eden o adrenaline hasret kalmışız. Futbol; seyirciyle, tribünlerden yükselen senfoniyle, herkesin eşlik etmeyi becerebildiği nakaratlarla, filelerin havalanmasıyla birbirini samimiyetle kucaklayabilen kardeşlik duygularıyla güzel.

Maç öncesinde yaptığımız değerlendirmelerde olası bir mağlubiyetin sonuçlarının telafisi mümkün olmayan haftalara gebe olacağını işaret etmiştik. Sapancaspor, saha dışı tüm olumlu faktörlerin kendi lehine geliştiği bir ortamda yeşil çime ayak bastı. Ancak bundan önce oynadığımız tüm iç saha maçlarında ki gibi maça ilk 10 dakikalık bölümde yine kötü başladık. Beşinci dakikada kalemizde golü gördük. Golün ardından beş – on dakikalık bir bocalama dönemi geçirdik. Kendimizi bulmaya gayret ettiğimiz bu dakikalarda Karasu’nun üzerimize gelecek güç ve oyun mantalitesine sahip olmadığını gözlemledik. Seyircimizin devreye girerek takımımızı ateşlemesiyle birlikte sahada ilk 20 dakikalık bölümde varlığıyla yokluğu belli olmayan Sapancaspor’dan eser kalmadı. Sağlı sollu ataklarla Karasu kalesini abluka altına aldık. Defans hattımız ikinci bölge sınırında tandemi kurmaya başladı. Rakip beklerin arkasına atılan yüksek ve derinlemesine toplarla sıfır çizgisine kadar indik. Topun yere düştüğü her noktada iki oyuncumuz mutlak pres haline iyice adapte oldu. Top rakibin ayağına geçtiğinde tribünden yükselen bas – bas iniltileriyle sahanın her köşesinde üç oyuncumuz birden bire bitivermeye başladı. Protokol tribünün hizasından rakip defansın arkasına rüzgar gibi inip, kestiği ortayla seyirciyi ayağa kaldıran Yaşar'ın dinamizmi tüm takımı ateşledi. Baskıdan bunalan Karasu defans oyuncuları bireysel hataları ardı ardına yapıyorlardı. Karasulu defans oyuncusu panik halinde topu uzaklaştırma gayreti içerisinde iken, ceza sahası içinde eliyle koluyla  topa hakim olma çabasını maçın hakemi görmezden gelerek o dakikaya kadar enfes götürdüğü maçın gidişatına gölge düşürüverdi. İlk yarıda kalemize sadece bir şut gelmiş, bu pozisyonda maalesef gol olmuştu.

Sapancaspor, ikinci yarıya hızlı ve inançlı başladı. Topun, oyunun, sahanın ve atmosferin gerçek hakimi olduk. Maç tek kale oynanıyordu. Adeta, Alman kale gibi. Kenar çizgilerden kullandığımız fauller, ceza sahası çevresinde kullandığımız çift vuruşlar, bir o köşeden bir bu köşeden attığımız kornerler, bitmek bilmeyen duran top organizasyonlarımız rakip defansın şekerini ve tansiyonunu iyice düşürdü. Karambollerde yapamadığımız hamleler, ittiremediğimiz toplar, dokunmakta geciktiğimiz vuruşlar tüm taraftarın çileden çıkmasına yetiyor ve artıyordu. Golün sesi geliyor kendisi bir türlü gözükmüyordu. Kendi sahasına hapsolmuş Karasu direnç göstermekte zayıf kalınca, adam paylaşımında zafiyetler vermeye devam edince golü bulduk. Arda stoper olmasına rağmen altı pas içinde gol arıyor olması maçın kazanılacağına olan azmin derecesinin ne kadar yükselmiş olduğunu özetliyordu. Sapancaspor, 9 haftalık periyotun en iyi dakikalarını izlettiriyordu. Defans hattımız, kanatlarımız, orta bloğumuz kapasitelerinin çokça çok üzerine çıkarak oynadı. Zaman zaman yapılan basit top kayıpları, tercih hataları, zamanlama eksiklikleri göze gelmedi. Forvet hattımızda oynayan Kaan kardeşimize bir tavsiyem var. Pozisyon devam ederken ellerini avuçlarını yukarı kaldırarak olduğun yerde yaptığın yakarışlarından biran evvel sıyrıl! Oyun devam ediyor, pozisyonu takip edelim! Pozisyon üstüne pozisyon yakalıyor bir türlü ikinci golü bulmayı beceremiyorduk.

Saç baş yolmamak elde değildi! Kısıtlı imkanlarla yoluna devam eden, imkansızlıklarla boğuşan Sapancaspor kadrosu oyunu forse etmişti. Kadro kapasitemiz Doğan SLX sahada ki performansımız Mercedes SLK  200. Tarif bu özetin içeriğinde saklı. Gerçek şu ki ringin tek hakimi vardı. O da Sapancaspor’du. Beraberliğe razı olan Karasuspor’un maç boyunca ilk ve tek ciddi pozisyonu 85’nci dakikada otuz metre mesafeden attıkları şuttan ibaretti. Uzatma dakikalarında kaleciyle karşı karşıya kaçırdığımız iki net gol pozisyonu tırnakları kemirttiren tüm karşılaşmanın acıklı finali oluyordu. Ambiyans ve ortaya konan mücadele herkesi mutlu - mesut etmişti. Beraberlik, kaçan galibiyetin sonrasında hüzne çevrilmişti.

Haftayı mağlubiyetle kapatan Adapazarıspor’a bir puan daha yaklaşmış olduk. Devre arasına kadar bu mücadeleyi, bu hırsı, bu azmi, bu inancı, bu samimiyeti gösterirsek kafa kafaya ilk yarıyı tamamlamış oluruz. Tüm Sapancaspor triosunu bölesine güzel ve zevkli bir müsabaka izlettirdiklerinden ötürü tebrik ediyor, Kurtuluş maçının alt sıralardan kurtuluşumuzun vesile olmasını temenni ediyorum.
Toplumun menfaatlerini kendi menfaatlerinin önünde tutmasını becerebilen, ilçeden ülkemiz için faydalı insanların yetişebilmesi adına imkanlarını seferber edebilen tüm Sapancalılara saygı ve selamlarımı iletiyorum. Sağlıcakla kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Sadettin Tantan"

“Stad yerinde ağırdır” (Butik Stadyum)

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü Sapancalılar kurdu!