Ramazanda Sağlıklı Yaşam
Zaman hızlıca akıp gidiyor. Ahir zaman dedikleri bu olsa gerek. Yazımı kaleme
almadan önce şöyle bir arşiv yazılarımı karıştırdım. Bundan tam iki yıl önce 25
Haziran 2015’de Ramazan ayına denk gelen yine böle bir günde Oruç ve Spor
başlıklı yazımı kaleme almışım. Yazımın içeriğinde Ramazan ayının sporcular
üzerinde ne gibi etkiler gösterdiğini bilimsel bir dille ifade etmişim. Bugünkü
yazımda sporla pek iştigal olmayan normal bir insanın Ramazan ayına dair yaşam
standartlarına değineceğim.
Öncelikle Ramazan ayının Müslümanlar için ne anlama geldiğinden bahsetmek istiyorum. Oruç, İslam’ın temel ibadetlerinden bir tanesidir. Ramazan, insanoğlunu ibadet ve itaatlerinde gösterişten uzak riyasızlığa alıştıran, manen ruhunu arındıran, nefsine hakim olmasını sağlayan, şehevi duygularını körelten, toplumdaki birliktelik ve kaynaşmayı sağlayan, paylaşmayı öğreten, kardeşliği hatırlatan, fitre ve zekatların ön plana çıktığı, bedene dinçlik kazandıran, metabolizmayı dinlendiren, sağlıklı düşünmeyi kolaylaştıran pek faziletli bir aydır. Allah Teâlâ ‘Oruç benim içindir ve onun mükafatını da ben vereceğim’ buyurarak oruç ibadetine verdiği önemi insanoğluna hatırlatmıştır. İnsanoğluna kaldıramayacağı yükü yüklemem diyen rabbimiz, yarattığı insanın ramazan ayındaki fizyolojisini ve anatomisini sil baştan rejenerasyona uğratır. Vücudu baştan aşağı yeniler. Hücre ve dokuların üzerindeki pası alır. Tüm tıp istatistikleri bunu kanıtlar. Allah C.C insan vücudunu öylesine dokunaklı ve özel yaratmış ki farz kıldığı her ibadetin insan fizyolojisi ve anatomisinde mutlak bir karşılığı var.
Toplum olarak sağlıklı yaşam noktasında çok ciddi eksikliklerimiz var. Yemek yemenin dozajını ayarlayamıyoruz, tüm gün teknolojik aletlerin başında hareket etmeden oturuyoruz, midelerimizi tıka basa dolduruyor sonra nefes almakta güçlük çekiyoruz. Üç adım atmaktan üşeniyoruz, unlu mamulleri tüketmeye ayrı bir özen gösteriyoruz, gece geç saatlere kadar oturuyor, öğlen saatlerine kadar yatıyoruz. Gün içinde midemiz boşken sağlık açısından herhangi bir problemle karşılaşmazken iftar sonrasında olmadık ağrı ve sızılarla karşı karşıya kalıyoruz. Soda tüketimi hiç olmadığı kadar artış gösterir bu ayda. 11 aylık günlük yaşantımızın düzenini birden bire değiştiriyoruz. Bu sefer de vücut beynin gönderdiği sinyalleri almakta zorlanır hale geliyor. Beyin dalgaları, beynin hâlihazırda çalıştığı bilişsel proseslere göre değişkenlik gösterir. Sinyal üretme merkezi standart kodların dışına çıkar. Sinoptik aktarım, motor kontrol, hafıza, algı ve duygu gibi tüm beyin aktivitesi birden abandone olur. Değiştirilmiş yemek düzeni, uyku düzeni, hareket düzeni, hareket kısıtlılığı, tembellik ve uyuşukluk, sorumluluktan kaçma, geç patlayan afyon, konsantre olamama, karşımıza sık çıkan denge bozukluklarıdır.
11 Ayın sultanı olmasının elbette incelikleri var. Aslına bakacak olursanız Ramazan ayı tüm bu olumsuzlukların giderilmesi gereken bir aydır. Dengenin ve düzenin oturtulacağı, yaşam kalitesinin yükseltileceği, metabolizmanın ve tüm organların işlevselliğinin arttırılacağı, fiziksel yaşamla manevi yaşamın örtüşeceği bir aralıktır.
Sakarya saatiyle saat sekiz buçukta iftar, sabaha karşı üçte sahur yapıyoruz. Hafif bir iftar sofrasından kalkalım. Tabaklarımızı biraz küçültelim. İftar sofrasında çorba, salata ve sebzeli yemekleri tercih edelim. Asitli içeceklerden ve unlu tatlılardan mümkün olduğunca kaçınalım. Yemek sonrasında çay faslımızı elbette yapalım. Yemeğin ardından teravih namazı güzel bir seçenektir. Namazı geç saate tehir edenler için göl kıyısında 1 saatlik hafif tempo yürüyüş vücut zenginliğimizi arttıracaktır. Su tüketimini ihmal etmeyelim. Sahurda iftariye ve yoğurt tercihimiz olsun. Ekmek ve türevlerinden biraz uzak duralım. Sabah erken saatte kalkalım. Siz erken kalkmış olsanız da gelenek haline dönüşmüş olduğundan şehirde hayat öğlen namazına yakın başlayacaktır. Bu duruma çok takılmayalım. Siz erken kalktığınız için bu saatlerde zinde olacaksınız. Millet yeni yeni sokağa ayak bastığında siz kaylule (öğlen uykusu) yapın. 45 dakikalık uyku gece uykusunun yarısına bedeldir. İmkanımız varsa öğlen güneşinden uzak duralım. Gün içinde mesaimizde aktif olalım. Canlı ve zinde. Enerjik. Bol bol tebessüm. İftara yakın bir zamana kadar tempomuzu aynı düzende götürelim. Bu düzeneği her gün bıkmadan usanmadan tekrarlayalım. Diş sağlığımıza dikkat edelim. Ayın sonunda göreceksiniz ki yeni bir vücut kimyasına sahip olmuşuz. Diğer Ramazana kadar bu kimyayı koruyalım.
Tüm İslam aleminin ramazan ayını tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. İftar ve sahur’un feyz-i’ni, bu ayın kıymetini bilelim. Sağlıcakla kalın.
Öncelikle Ramazan ayının Müslümanlar için ne anlama geldiğinden bahsetmek istiyorum. Oruç, İslam’ın temel ibadetlerinden bir tanesidir. Ramazan, insanoğlunu ibadet ve itaatlerinde gösterişten uzak riyasızlığa alıştıran, manen ruhunu arındıran, nefsine hakim olmasını sağlayan, şehevi duygularını körelten, toplumdaki birliktelik ve kaynaşmayı sağlayan, paylaşmayı öğreten, kardeşliği hatırlatan, fitre ve zekatların ön plana çıktığı, bedene dinçlik kazandıran, metabolizmayı dinlendiren, sağlıklı düşünmeyi kolaylaştıran pek faziletli bir aydır. Allah Teâlâ ‘Oruç benim içindir ve onun mükafatını da ben vereceğim’ buyurarak oruç ibadetine verdiği önemi insanoğluna hatırlatmıştır. İnsanoğluna kaldıramayacağı yükü yüklemem diyen rabbimiz, yarattığı insanın ramazan ayındaki fizyolojisini ve anatomisini sil baştan rejenerasyona uğratır. Vücudu baştan aşağı yeniler. Hücre ve dokuların üzerindeki pası alır. Tüm tıp istatistikleri bunu kanıtlar. Allah C.C insan vücudunu öylesine dokunaklı ve özel yaratmış ki farz kıldığı her ibadetin insan fizyolojisi ve anatomisinde mutlak bir karşılığı var.
Toplum olarak sağlıklı yaşam noktasında çok ciddi eksikliklerimiz var. Yemek yemenin dozajını ayarlayamıyoruz, tüm gün teknolojik aletlerin başında hareket etmeden oturuyoruz, midelerimizi tıka basa dolduruyor sonra nefes almakta güçlük çekiyoruz. Üç adım atmaktan üşeniyoruz, unlu mamulleri tüketmeye ayrı bir özen gösteriyoruz, gece geç saatlere kadar oturuyor, öğlen saatlerine kadar yatıyoruz. Gün içinde midemiz boşken sağlık açısından herhangi bir problemle karşılaşmazken iftar sonrasında olmadık ağrı ve sızılarla karşı karşıya kalıyoruz. Soda tüketimi hiç olmadığı kadar artış gösterir bu ayda. 11 aylık günlük yaşantımızın düzenini birden bire değiştiriyoruz. Bu sefer de vücut beynin gönderdiği sinyalleri almakta zorlanır hale geliyor. Beyin dalgaları, beynin hâlihazırda çalıştığı bilişsel proseslere göre değişkenlik gösterir. Sinyal üretme merkezi standart kodların dışına çıkar. Sinoptik aktarım, motor kontrol, hafıza, algı ve duygu gibi tüm beyin aktivitesi birden abandone olur. Değiştirilmiş yemek düzeni, uyku düzeni, hareket düzeni, hareket kısıtlılığı, tembellik ve uyuşukluk, sorumluluktan kaçma, geç patlayan afyon, konsantre olamama, karşımıza sık çıkan denge bozukluklarıdır.
11 Ayın sultanı olmasının elbette incelikleri var. Aslına bakacak olursanız Ramazan ayı tüm bu olumsuzlukların giderilmesi gereken bir aydır. Dengenin ve düzenin oturtulacağı, yaşam kalitesinin yükseltileceği, metabolizmanın ve tüm organların işlevselliğinin arttırılacağı, fiziksel yaşamla manevi yaşamın örtüşeceği bir aralıktır.
Sakarya saatiyle saat sekiz buçukta iftar, sabaha karşı üçte sahur yapıyoruz. Hafif bir iftar sofrasından kalkalım. Tabaklarımızı biraz küçültelim. İftar sofrasında çorba, salata ve sebzeli yemekleri tercih edelim. Asitli içeceklerden ve unlu tatlılardan mümkün olduğunca kaçınalım. Yemek sonrasında çay faslımızı elbette yapalım. Yemeğin ardından teravih namazı güzel bir seçenektir. Namazı geç saate tehir edenler için göl kıyısında 1 saatlik hafif tempo yürüyüş vücut zenginliğimizi arttıracaktır. Su tüketimini ihmal etmeyelim. Sahurda iftariye ve yoğurt tercihimiz olsun. Ekmek ve türevlerinden biraz uzak duralım. Sabah erken saatte kalkalım. Siz erken kalkmış olsanız da gelenek haline dönüşmüş olduğundan şehirde hayat öğlen namazına yakın başlayacaktır. Bu duruma çok takılmayalım. Siz erken kalktığınız için bu saatlerde zinde olacaksınız. Millet yeni yeni sokağa ayak bastığında siz kaylule (öğlen uykusu) yapın. 45 dakikalık uyku gece uykusunun yarısına bedeldir. İmkanımız varsa öğlen güneşinden uzak duralım. Gün içinde mesaimizde aktif olalım. Canlı ve zinde. Enerjik. Bol bol tebessüm. İftara yakın bir zamana kadar tempomuzu aynı düzende götürelim. Bu düzeneği her gün bıkmadan usanmadan tekrarlayalım. Diş sağlığımıza dikkat edelim. Ayın sonunda göreceksiniz ki yeni bir vücut kimyasına sahip olmuşuz. Diğer Ramazana kadar bu kimyayı koruyalım.
Tüm İslam aleminin ramazan ayını tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. İftar ve sahur’un feyz-i’ni, bu ayın kıymetini bilelim. Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder