Kalleşnikofların gölgesinde Uhud
Meydanları terketmiyoruz. Biz Uhud’da meydanları terketmenin bedelini çok ağır ödedik.31 Mart 1908’de Müslüman kanı akmasın diye yapılan darbeye engel olmamanın bedelini milyonlarca insanımızın şehadetiyle yine çok ağır ödemiştik. Tarihi araştırmak, özümsemek, yaşamak, geçmişin aynasına bakarak doğru değerlendirme yapmak gelecek için büyük bir tecrübedir. Çünkü tarih tekerrürden ibarettir.
15 Temmuz günü Sapanca ışıl ışıldı. Turizm Bakanımızın katılımıyla Sanat Sokağı’nın açılışı yapılmıştı. Gökyüzü pürüzsüz, hava ılıman, gölden gelen esinti ferahlatıcı olunca insanlar tıklım tıklım doldurmuştu, Sapanca sahilini. Programın bitiminde Sakarya eski vekilimizin kızının Hendek’te ki düğün merasimine katılmak için iki meclis üyemizle yola çıktık. Düğüne siyasilerin katılımı oldukça fazlaydı. Cemiyetten, Sapancada da katılmamız gereken düğün ve merasimler olunca mümkün olduğu kadar çabuk ayrılmalıydık. Yoğun geçen, her şeyin yerli yerinde olduğu, hayatın normal akışında gittiği bir gündü. Yola koyulduk. Bayrak Tepe’den anayola bağlanmıştık. Kardeşimden bir telefon geldi. Abi, Darbe kalkışması var bilgin olsun. Anlamakta güçlük çektim. Arabada yolculuk ettiğimiz meclis üyesi kardeşlerime durumu sıcağı sıcağına ilettim. Onlarda benim gibi anlamakta zorluk çektiler. Bakanların, vekillerin ve siyasilerin olduğu topluluğun içinden çıkmıştık. Anormal bir şey olsa orada bu hava çok çabuk hissedilirdi,diye düşünüyorduk. Daeş veya Pkk için özel bir önlem falan alınabileceği üzerinde yorumlar yapıyorduk.Teyit için kardeşimi tekrar aradım. Bilgi sağlam abi dedi. Sapancaya geldik. Davetli olduğum cemiyete katılmak üzere birbirimizden ayrıldık. Cemiyettekilere durumla alakalı bir bilgilerinin olup olmadığını sordum. Hiç kimsenin bir şeyden haberi yoktu. Benim verdiğim bilgiler sonrasında herkes telefonuna sarıldı. Bende sürekli telefonumdan haberleri takip ediyordum. Açıklama olup olmadığı için. Çok uzun süre geçmiş kamuoyuna halen bir açıklama yapılmamıştı. Tam o sırada Başbakanın açıklaması düştü internet kanallarına. Darbe Kalkışması var, cevabı en sert şekilde verilecektir. Tarihte darbelere cevap verildiğine pek şahit olmamıştık.
Gündem sıcaklığını korurken Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan cep telefonundan canlı olarak görüntülü bir açıklama yaptı. "Malum yapıdan bir takım odaklar girişimde bulunmuştur. Bunun da üstesinden gelinecek. Bütün halkı havalimanlarına, meydanlara, sokaklara bekliyorum. Bunun da üstesinden geleceğiz. Milletimiz rahat olsun. Başbakanımız da gerekli açıklamayı yapmıştır. Bu işe karışan polisler de dahil en ağır şekilde cezalandıracağız" dedi. Telefonum çaldı. Telefonunun ucunda ki ses (Abdullah) toplanma merkezi Kent Meydanı diyordu. Cevabım tereddütsüz bir şekilde çok netti, bulunduğum yerden beni de al. Cemiyetten hemen hızlı bir şekilde ayrıldım. Bu sırada da sosyal medyayı sürekli takip ediyorduk. Kent Meydanına gittiğimizde Valiliğin ele geçirilmeye çalışıldığı bilgisi ulaştı. Vakit kaybetmeden Valiliğin yolunu tuttuk. Valiliğe on binler yürüyordu. Valilikte yaşanılanlar için Tv’ lerden izlediklerinize, gazetelerden okuduklarınıza, sosyal medyadan takip ettiklerinize, göğüs göğüse birebir tanıklık etmek bizlere nasip oluyordu. Anlatılmaz yaşanır. Milletin gücü Allah C.C’nin yardımlarıyla tuzak kuranların gücüne karşı ezici bir üstünlükle galip gelmişti. Sosyal Medya hesabımdan sürekli insanlara Meydanlara inmeleri noktasında paylaşımlar yapıyordum. 3 – 5 çapulcuya geçit veremezdik. Doğmamış nesillerin geleceklerine kelepçe vurulmasına müsaade edemezdik. Gecenin en karanlık olduğu vakitlerde Valiliğimiz temizlenmişti.
Rotamızı İstanbul Atatürk Havalimanına çevirdik. Yolların bir çoğu kapalı, Boğaz köprüsünde çatışma devam ediyordu. İstanbul sokakları bomboş evlerin büyük çoğunluğunun ışıkları yanmıyordu. FSM’den gidelim dedik. Yolu polis ekipleri kapatmıştı. Sakarya’dan ve ne amaçla geldiğimizi görevli arkadaşlara izah edince yolu bize açtılar. FSM’nin önünde iş makinaları ve barikatlar vardı. Hareme, Feribota yöneldik. Feribotun kaptanı bekleyen araçları karşıya ücretsiz taşıdı. Havalimanı çevresinde geceden kalma yer yer çatışma izleri, tankları etkisiz hale getiren topluluklar, nöbette gözünü biran olsun kıpırdatmayan halkımız iri ve diri bir şekilde gelişmelere yön veriyordu. Başkomutanımız, Havalimanında halkın desteğini yanına alarak, milletinin arasına karışarak bir konuşma yaptı. Yüce Rabbimizin yardımı, aziz milletimizin basireti, kararlılığı ve gücü ile darbe püskürtülmüştür, dedi. Sokaklar, meydanlar ve havalimanları teröristlerden temizlenmişti. Bu açıklamayla birlikte 16 Temmuzun öğlen saatlerinde hayatın normale hızlı bir şekilde dönmeye başladığının emareleri de hissedilmeye başlandı.
Korkusuzca, cesurca, yiğitçe, kahramanca alçaklara karşı dik durmuş onun dik duruşu halkımıza cesaret ve özgüven vermiştir.
Yüce Türk Milletinin alın terleriyle besleyip büyüttüğü, gözlerinden sakındığı, giydikleri çoraplara kadar düşündüğü, kimlik ve statü kazandırdığı, ailelerine rızık götürmelerine vesile olduğu, aziz milletimizi düşman saldırılarına karşı korumaları için tüm imkanları seferber ettiği ve ellerine emanet edilen namuslarımızın namlularını yüce milletine karşı çevirmekte beis görmeyen hain ve alçaklar milletine hıyanet etmekle kalmamış peygamber ocağına da darbe vurmuşlardır.
Tankların altına yatan, mermiye karşı göğsünü siper eden, uçak savara direnen, ölümü şehadet olarak nitelendiren, manevi dünyasında şehitliği amentüleştiren, minarelerden yükselen ezan ve sela sesleriyle gözünü kırpmadan sevdiklerini geride helalleşerek bırakıp meydanlarda ki yerini alan bir milletin karşısında hangi güç durabilirdi ki ? Kalaşnikofları kalleşçe ateşleyip aziz milletimizin birlik beraberlik ve kardeşliğine kasteden hainlere ne bu dünyada ne de ahirette haklarımızı helal etmiyoruz. Uhud muhaberesinden aldığımız dersler sonrasında Meydanları terketmiyoruz. Başkomutanın ikinci bir emrine kadar nöbetlerimize gözümüzü kırpmadan devam ediyoruz. Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder