Muhammed Ali …
Ringlerin efendisi. İnsanlığın yüzakı. Son yüzyıla karakteriyle damga vuran şahsiyeti. İslamın sonsuz savunucusu. Müslüman aleminin onur abidesi. Korkusuz, kararlı, inançlı,dik duran, tuttuğunu koparan, inandığı yolda şartlar ne olursa olsun geri adım atmayan,yardımsever, kendini insanlığa adamış bir spor adamı. Muhammed Ali’nin özelliklerini yazmaya kalksak sadece övgülerle sayfaları bitiremeyiz. 1950’li yıllarda Boks sporu Amerika ve Batılı ülkelerde bugünün futboluna gösterilen ilgi kadar seyirci toplamayı başarıyordu. Ünvan maçları dünyanın dört bir köşesinde siyah - beyaz ekranlı televizyonlardan milyonlarca insana ulaştırılıyordu. Müsabakalar boksun haricinde gündemsel politika, siyaset aracı, ekonomik rant, bahis sektörü gibi birçok dalda etkisini hissettiriyordu. 1900’lü yılların ikinci yarısında Amerika’da siyahi vatandaşlara karşı yapılan tecrit tüm dünya tarafından esefle izleniyordu. Kendilerini üstün ırk ilan eden Beyazlar, siyahlara insan gibi yaşama fırsatı tanımıyordu.
Tam bu yıllarda Birleşik Devletlerin Kentucky eyaletinde Cassius Marcellus Clay Jr. adında babası sokak işciliği yapan annesi ise temizlik işlerine giden fakir bir ailenin erkek çocuğu dünyaya gelir. 12 yaşında babası ona bisiklet alınca sevinçten tüm dünyalar onun olur. Geceleri gözüne uyku girmez, bisikleti ile gezeceği yerleri hayal edip durur. Bisikleti ile kurduğu hayallere kavuşamadan bisikleti çalınır. Can havliyle karakola gider. Karakolda ki polis memuru Clayi dikkate almaz. Aşağılayıcı bir tavırla, boksör olsaydın senden korkarlardı ve çalamazlardı, der. Yüzyıla damgasına vuracak çocuk işte o anda sahneye çıkmıştı bile. Girişkendi, atılgandı ve cesaretliydi. Clay 12 yaşında antremanlara evden koşarak gider hatta otobüslerle yarışırdı. Bu yaşlarda kendine bir stil geliştirmeyi başarır. Klasik dövüşçülerin onu ringlerde hayatı boyunca çözmeyi başaramayacakları bir stil. 12 -18 yaşları arasında amatör olarak çıktığı 167 maçın 161 tanesini kazanır. Tüm Amerikanın dikkatini çekmeyi başarır.
18 yaşında katıldığı Roma Olimpiyatlarında altın madalya alarak profesyonelliğe geçiş yapar. Kazandığı ilk parayla kendisine bisiklet hediye ederek tüm dünyaların onun olmasını sağlayan babasına bir sürpriz yapacaktır. Pembe renkli bir Cadillac alır ve yaşlı anne babasını günlerce Amerikanın en şaşalı caddelerinde gezdirir. Clayin şöhreti her geçen gün artmaktadır. Şöhretli biri olarak girdiği restaurantta siyah olmasından dolayı hizmet alamayınca göğsünde ki Olimpiyat Madalyasını kopararak Ohio nehrinin derinliklerine atar. Onun için artık ringlerde farklı bir dönem başlamıştır. Hor görülen insanların haklarını korumayı kendine vazife edinmiştir.
1964 yılında henüz 22 yaşındayken unvan maçına çıkar. Ağır siklet dünya şampiyonu olur. Kazandığı zaferin ardından bir açıklama yapar. Tüm dünya şaşkınlıkla “Muhammed Ali’nin” dudaklarından dökülen kelimeleri dinler. Clay artık müslümandır ve ismi Muhammed Ali’dir. Amerikanın efsane ismi Malcom X onun yaşamında ayrı bir yer tutar.
Avam tabakası Ali’den artık daha da rahatsızdır. Baskılar, şantajlar, tehditler artmaya başlamıştır. Ali her çıktığı maçta ünvanını korumakta ve şöhreti dünya çapına yayılmaktadır. Hakim zümre bunu kabullenememektedir. Ali’den özür dilemesini isterler. Ali kazandığı maçın ardından etrafı halatlarla çevrili ringte eline mikrofonu alarak “Neyin özrünü dileyeceğim? Elinizden geleni ardınıza koymayın” diye haykırır. Tüm salona sorar benim adım ne ? Salon Ali diye inler. Artık Muhammed Ali için sporun dışında farklı bir dönem daha başlamıştır. Her türlü ayak oyunlarını Ali’nin itibarını düşürmek için yapacaklardır. Ali’nin maçları ardı arkasına kazanmasına engel olamazlar. Ringde Ali ile mücadele edemeyeceklerini anladıklarında farklı bir formül için çalışırlar. Kapılarında olan Vietnam savaşı mükemmel bir fırsattır. Ali’yi Vietnama asker olarak göndermek isterler. Ali tarihi bir açıklama yapar. Vietnamlılarla bir probleminin olmadığını, “Hem onlar beni hiç aşağılamadılar diyerek bu adledilen görevi reddeder. Bunun üzerine Ali’yi apar topar ligden kovup, unvanına ve lisansına el koyarlar . Ali’yi ‘vatan haini’ ilan eder ve hiçbir eyalette maça çıkarmazlar. Bu da yetmezmiş gibi, bir trafik suçu komplosuyla hapse atarlar. Yurt dışına çıkmaması için pasaportuna el koyup, Amerika’da da dövüşmesini yasaklarlar. Ali, tüm bu yasaklar karşısında şöyle der: “ Dini inançlarıma sırtımı dönmemin cezası neyse çekmeye hazırım. Makineli tüfeklerin karşısına çıkmam gerekecekse onu da yaparım.”
1970 de Ali’nin fiziksel ve mental açıdan bittiğini, birkaç maç sonra silinip gideceğini düşündükleri için Ali’nin lisansını iade eder, ringlerin yolunu açarlar. Ancak Ali efsanesi kaldığı yerden devam eder. Ali ile uğraşmaktan vazgeçmez, önüne sürekli engeller çıkartırlar. Üstün bitirdiği bir maçta hakemler rakibinin elini kaldıracak cüreti dahi gösterirler tüm dünya kamuoyunun önünde. Bazen komünizm propagandası yapmaktan soruşturma açar, bazen de ırkçı ve ayrılıkçı olmakla suçlarlar. Ali, baskılara rağmen geri adım atmaz. Aksine “Ben din mücadelesi veren biriyim, gücümü Kuran-ı Kerimden alıyorum.” demekten kaçınmaz.
Tüm zorluklara, engellemelere, lisans iptallerine, hapis cezalarına rağmen Muhammed Ali kariyeri boyunca çıktığı 61 maçın 56 ‘sını kazanmayı başarır. 1978’de boksa Dünya Şampiyonu olarak veda eder. Hollywood’un sanal kahramanı Rocky ile Muhammed Ali’nin itibarını bitirmek için çalışsalarda, nafile.
Zor dönemlerinde ona sahip çıkan iki türkü hayatı boyunca hiç unutamaz. Necmeddin Erbakan ve Nevzat Yalçıntaş. Muhammed Ali, ABD’ de bir çığır açmayı başarmıştır. Siyahi insanların en ağır şekilde yaftalandıkları bir Amerikan toplumunda bugün bir siyahi Başkanlık (Obama) yapmaktadır.
Ezilen toplumların övünç ve gurur kaynağı olan Muhammed Ali’nin tarihe geçen bazı sözleri; Seni tüketen, önündeki tırmanılacak dağlar değil, ayakkabındaki çakıl taşıdır. Aklım kesiyorsa ve yüreğim inanıyorsa, başarabilirim. Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım. Bir hayatımız var, yakında geçmişte kalacak; yalnızca Allah için yaptıklarımız sonsuza dek kalacak. Mekanın cennet olsun ŞAMPİYON.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın şampiyonun cenazesine katılacak olmasını takdirle karşılıyorum. Muhammed Ali’ye Türk halkının verdiği değerin bir nişanesidir bu katılım. Sağlıcakla kalın.
Yorumlar
Yorum Gönder