İtalyan Kampı Sporcu Atölyesi – 1

Ekonomi ve Spor… Her iki dalda alaylı ve mektepli olarak kendini geliştirmiş bir Sapanca aşığı kardeşiniz, ağabeyiniz, arkadaşınız ve yeğeniniz olarak sesleneceğim, ismini verdiğim İtalyan Kampı Sporcu Atölyesi, yazı dizisi ile.

Gelişmekte olan ülkelerde kapitalizmin yıkıp geçtiği değerleri ve yıkıp geçen rüzgardan acı şekilde nasibini alan Sapanca Gençliği’nden. Stratejik planlamada kar amacı gütmeden insana yapılan yatırımın, kar amacı güden Capital sisteme verilen teşviki uygulamalardan ne kadar daha önemli olduğunu anlatacağım sizlere…

Baktıkça içimi acıtan, andıkça çocukluğumdaki imkanları hatırlatan, duydukça canımı yakan, düşündükçe düşlerimi abandone eden, varlığının bugünün çocuklarına ve gençlerine kazandırılması halinde Sapanca’nın nitelikli insanlarının yetiştirilebileceği bir mekandan, İtalyan Kampından bahsetmek istiyorum sizlere. Geçenlerde 19’lu yaşlardaki bir kardeşime sordum, “Lise bittikten sonra hayatının geri kalan kısmı için ne planlıyorsun?”. Yüzüme baka kaldı ve bir süre düşündükten sonra cevapladı, “bilmiyorum abi”. Sohbet esnasında çocukluğuna indik, bugüne kadar arkadaşları ile yaptıkları en ciddi sosyal aktivitenin sanal oyun yarışmaları olduğundan bahsetti. Farkında mısınız? Yeşil Sapanca da çocukların dilediğince koşturabildiği, mahalle aralarında saatlerce çim sahada top oynayabildiği, koşu hayvanlarına binebildiği, mahalle maçları yapabildiği alanlardan eser kalmadı. Hayata karşı karamsar, ismi zengin bünyesi fakir, geçmişi dolu bugünleri boş, yarınlara karşı endişeli gözlerle bakan bir ilçe ve onu temsil eden gençliğinden söz edeceğim sizlere. Seksen kuşağı olduğumuz için çocukluğumuz 90’lı yıllara tekabül etti. Doksanlı yıllarda Sapanca sosyal aktivite ve spor etkinlikleri yönünden oldukça zengin bir dönem geçirdi. Bugünün çocukluğuna ve gençliğine baktığımızda, her ne kadar teknoloji o döneme göre daha gelişmiş olsa da ben yine de çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Şimdilerde fiziksel anlamda çocuklara sunulan imkanları gördüğümde 80’ler döneminin efsane Belediye Başkanı Sayın Turgut Arapoğlu’na ve 90‘lı yılların sosyal belediyeciliğini bizlere iliklerine kadar hissettiren Sayın Osman Nuri Erdoğan’a teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum.


İstanbul - Ankara Tem Otoyolu’nun yapıldığı dönemde, Otoyol ihalesini alan İtalyan Firma Sapanca’nın Göl Mahallesinin üst kısmında kalan Çamlık bölgesinde çalışanlarına bir yaşam alanı inşa eder. İtalyan mantalitesinin, çalışanına ve insanına nasıl değer verdiğini şimdilerde çok daha iyi anlıyorum.  İtalyanlar, yaşam alanını inşa ederlerken detaylara dahi önem vermişler. İlçe merkezinden çam ormanlarının çevrelediği bölgeye ulaşım, halk diliyle cillop gibi asfalt yoldan sağlanıyor. Gecenin bir saatinde kamptan çevreye baktığınızda, her yer zifiri karanlık, ne sol yamacında ne alt tarafında kalan bölgede ne de Samanlının sırtlarında betonlaşma ve ışık yok. Sapanca’nın nüfusu da köyleriyle birlikte 10 bini bulmaz o dönemlerde. Tem Otoyolu’nun yüklenici İtalyan Firması 44 dönümlük araziyi barok mimarisine yakın bir şekille öylesine güzel işlemiş ki, 15 – 20 adet civarında bir kısmı tekli bir kısmı ikiz tek katlı bungalov tarzı,  önünde ormana karşı verandası bulunan, etrafında peyzaj çalışması yapılmış, yeraltından döşenen merkezi ısıtma sistemi ile kışa hazırlanmış, içerisinde tuvaleti, banyosu, mutfağı, yatak odası ve salonu bulunan şirin mi şirin evler inşa etmiş. Evlerin dışta kalan kısmında, çalışanlarına yönelik sosyal aktivite alanları oluşturulmuş. Açık alanda drenajı yapılmış, yemyeşil,  nizami standartlara uygun futbol sahası, tenis kortu ve basketbol sahası, çocuklar için oyun parkı, hayvan barınakları, şömine ve piknik alanı. Kapalı alanda yemekhane, kafeterya, toplantı salonu, masa tenisi, bilardo ve oyun salonu, tv, sinema izleme alanı. Mimariye uygun merkezi ısıtma sistemini sağlayan mazot tanklarının bulunduğu ısıtma istasyonu, büyük makinelerin yer aldığı çamaşırhane, araç gereçlerin bakım ve onarımının yapıldığı tamirhane. Evler arasındaki gidiş gelişler Amerikan filmlerinde izlediğimiz çim içerisinde kaybolmuş S tarzı asfalttan, sosyal alanlara giriş ufak tahta köprülerden sağlanır.  Peyzaj alanlarında Beyazıt tarzı ufak tabure ve masalarda eşsiz doğaya karşı yorgunluk atılır. Dikdörtgen alanda çam ormanlarının üzerinden doğan güneş, kuş sesleri ile cıvıldaşan bir sabaha uyandırır sizleri. İlkbaharda yeşeren bitki örtüsü, meyve ağaçları ile özdeşleşmiştir İtalyan Kampında. Bakir bölgede akşam güneşi ile birlikte içilen kahvenin tadı hala damaklarındadır, insanın. İtalyan firma, Sapanca’nın en güzel bölgelerinden birinde, şantiye çalışanları için inşa ettiği yaşam alanında en ince kısmına kadar her şeyi düşünmüştür… 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Sadettin Tantan"

“Stad yerinde ağırdır” (Butik Stadyum)

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü Sapancalılar kurdu!