Bursa’da futbola gölge düştü!


Hafta sonunu keyifli ve eğlenceli bir seyahatle geçirmek niyetindeydim. Sapancaspor’un Bursa deplasmanı vardı. Varoluş mücadelesi için çok kritik bir müsabakaydı. Buram buram tarih kokan bir İznik yolculuğunun ardından maçın oynanacağı Bursa Merkez’deki Atıcılar Spor Merkezi’ne vardık. Maç hemen hemen başlamak üzereydi. Tribüne giriş yapmamızla birlikte İstiklal Marşımız için ayağa kalktık. Hoparlörden çıkan ses ikinci kıtada kesilmişti. Biz devam ettirdik ve İstiklal Marşımızı tamamladık. İlk aksilik daha maç başlamadan gün yüzüne çıkmıştı. Başlama düdüğü çalmadan, İstiklal Marşımızın sıcaklığı üzerimizden gitmeden, henüz koltuklara ayak basmak üzereyken karşı tribünden yaşları 15 ila 20 arasında olan veletler bizleri küfürperverlikle  yerlerimize buyur ettiler. Halbuki küfre mahal verecek geçmişte yaşanan bir şeyler de yoktu. Ev sahibi takım tribününün yarısını kitlesel manada ağzından oluk oluk irin akan soytarılar oluşturmuştu. Ellerindeki alkol şişelerini şampiyonluğa ulaşıp kürsüye çıkmış atlet edasıyla adeta seremonide havaya kaldırır gibi kaldırıyorlardı. Diğer yarısının maç izlemeye gelmiş gibi bir havası vardı. Sahada oyuncular gayet sakindi. Karşılıklı ataklarla dakikalar ilerliyordu. Biz hızlı çıktığımız kontra ataklarda son pasları beceremiyor, rakip de ceza sahamız içerisinde yapmayı başardığı karambollerde etkili olamıyordu. İlk yarı bu şekilde tamamlandı. Adapazarı maçından gelen haberler moralimizi yükseltmişti. İlk yarıda akılda kalan sahada basmadık yer bırakılmayacak büyüklükte edilen küfürlerdi.

İkinci yarı aynı şekilde başladı. Kulüplerine verilmiş ismin (Zafer) muhtevasına yakışmayan tavır ve davranışlarda bulunan yöneticisinden taraftarına bir çuval insan güruhu bu durumdan hiç de şikayetçi değillerdi. Korner atışı kullandıkları sırada bizim tribünümüze taşlar yağmaya başladı. Emniyet hak getire. Tam bu sırada duran top kalemizde gol oldu. Maç öncesinde aldıkları yabancı maddenin mi, yoksa maç içerisinde zıkkımlandıkları alkolün etkisiyle mi bilemiyorum, kendilerine ayrılan kafesten kopup üzerimize doğru yalpalaya yalpalaya gelmeye başladılar. Çakıl taşları, parke taşları yerden bulabildikleri ne varsa bizim olduğumuz tarafa doğru yağıyordu. Şiddet, kin ve nefretten beslenen su bataryaları ahlak ve saygıdan tamamen yoksunlardı. Daha da vahim olan maç izlemeye geldiğini düşündüğümüz diğer yarı kalan kısmın yaşlarından başlarından utanmayarak yapılan bu saldırıya alkış tutmalarıydı. Alkol ve alkol şişelerinin, yabancı maddelerin, kesici ve delici aletlerin, taşın, sopanın, pala, kasatura, bıçak ve çakının stadyumun göbeğinde ne işi var arkadaş? Mühimmat istifleme yeri mi burası? Ambulansla birlikte sıhhiye ekibini eklemeyi nasıl da unutmuşlar. Diyelim ki kolluk kuvveti gerekli önlemleri alamadı. Yahu sizin semtinizde küçüğün büyüğüne hiç mi saygısı yok! Başkanının, yöneticisinin ve yaşça büyüklerinin bulunduğu ortamda bu tür vakalar bu denli bu kadar büyük çapta nasıl olabilir?

Kulüp yöneticileri seçildikleri cenaha şirin gözükmek namına bu tip olaylara bırakın seyirci kalmayı, prim verince sporda şiddetin önü arkası kesilmez. Bu yöneticiler bir de tecrübesiz, acemi ve çırak da oldular mı en ufak bir kriz ortamında elleri ayaklarına dolaşır, panikler ve ne yapacaklarını şaşırırlar. İdareciler sorumluluk almaktan kaçar meydanı berduşlara teslim ederlerse toplum toplum olabilme vasfını yitirir. Arkadaşların panik içerisinde yaptıkları basın açıklamasını hayretler içerisinde okudum. Skor avantajı yakalamışlar bundan bahsediyorlar. Yerin dibine batsın sizin skor avantajınız. Stadyumdaki hiçbir şey kontrolünüz altında değil. İnsan hayatı hiç değil! Tüm bu yaşananların içerisindeki tek derdiniz skor. Güzel ülkemiz Pkk, Fetö, Pyd, Daeş ve birçok terör örgütüyle çetin bir sınav içerisindeyken bir de futbol terörüyle mi mücadele verecek? Haddinizi ve sınırlarınızı bilmenizi tavsiye ediyorum. Hakem soyunma odasına girdi ve bir daha dışarı çıkmayarak maçı tatil etti. Polis olayları yatıştırdı. Sapancaspor için bu deplasman ne ilkti ne de son olacak.

Yıllarca profesyonel liglerde oynamanın verdiği tecrübe, baştan aşağı camianın her kesimine ağırbaşlılık anlamında sirayet etmiş durumda. Bu tarz yeni nesil kulüpler bir üst klasmana çıktıklarında iğneden ipliğe çuvallıyorlar. Bürokratik dili, diplomasiyi ve beşeri ilişkileri ezip geçiyorlar. Psikolojik altyapısı darmaduman olmuş taraftarlarını devletin şefkat evlerinde eğitmek yerine TFF’den medet umanlara aklıselim düşünebilmeyi öneriyorum. Baştan aşağı battığınız çamurun içinden ancak bataklığı kurutarak kurtulabilirsiniz. Yönetmelik ve talimatlar çok açık, meraklanmayın disiplin kurulu kararını verir. Derdiniz bir daha ev sahibi olduğunuz maçlarda futbolun üzerine kara bir leke ve gölge düşürmemek olsun! Ateşin üstüne körükle gitmemek olsun!

Sapancaspor, bu hafta Doğantepeyi ağırlayacak. Mutlak suretle kazanmamız gereken bir maç. Görüyorum ki akıllar Gebze’de. Doğantepe maçına konsantre olalım. Adapazarıspor haftayı bay geçecek. Lig tam da istediğimiz gibi bir aksilik olmazsa son hafta netleşecek. Sapancaspor’a Doğantepespor maçında başarılar diliyor, taraftarımızın müsabakaya yoğun bir ilgi göstermesini temenni ediyorum. Sağlıcakla kalın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Sadettin Tantan"

“Stad yerinde ağırdır” (Butik Stadyum)

Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nü Sapancalılar kurdu!